İrtibat Lideri Altun: "Kimsenin 'basın özgürlüğü' Kisvesi Altında, ülkemizde 5. Kol Faaliyeti Yürütmesine Müsaade Etmeyeceğiz"

Bağlantı Lideri Altun: “Kimsenin ‘basın özgürlüğü’ kisvesi altında, ülkemizde 5. kol faaliyeti yürütmesine müsaade etmeyeceğiz”

“Yabancı güçler tarafından fonlanan, tesir ajanlığı emeliyle faaliyette bulunan medya kuruluşlarıyla ilgili tüm önlemleri almalıyız”

KKTC Cumhurbaşkanı Ersin Tatar ile Bağlantı Lideri Fahrettin Altun Türk Kurulu Medya Forumu’na katıldı

İSTANBUL – Türk Kurulu Medya Forumu’nda konuşan Cumhurbaşkanlığı Bağlantı Lideri Fahrettin Altun, “Yabancı güçler tarafından fonlanan, tesir ajanlığı maksadıyla faaliyette bulunan medya kuruluşlarıyla ilgili gereken tüm önlemleri almalıyız. Kimsenin ‘basın özgürlüğü’ kisvesi altında, ülkemizde 5. kol faaliyeti yürütmesine müsaade etmeyeceğiz” dedi.

Türk Kurulu Medya Forumu, Cumhurbaşkanlığı Bağlantı Başkanlığının konut sahipliğinde İstanbul’da başladı. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın görüntü ileti yoluyla iştirakçilere hitap ettiği foruma, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Ersin Tatar, Azerbaycan Cumhurbaşkanı Yardımcısı Hikmet Hacıyev ve Türk Kurulu Genel Sekreteri Baghdad Amreyev başta olmak üzere Türkiye, Azerbaycan, Kazakistan, Kırgızistan, Özbekistan, Türkmenistan, KKTC ve Macaristan’dan heyet üyeleri ile medya, irtibat ve akademi dünyasından temsilciler katıldı.

Cumhurbaşkanlığı İrtibat Lideri Fahrettin Altun, açılışta yaptığı konuşmada, Türk Kurulu Medya Forumu’nun kardeşlik bağlarını güçlendirmesi; üye ülkeler, bölge ve tüm dünya için iyi olması temennisinde bulundu.

Forumun çok manalı bir tarihte gerçekleştiğine dikkati çeken Altun, “Türk Kurulu’nun birinci doruğu tam 10 yıl evvel Kazakistan’da yapılmıştı. Burada, üye ülkelerin iş insanları ortasındaki ilgileri geliştirmek emeliyle Türk İş Kurulu ihdas edilmişti. O birinci tepenin 10. yıldönümünde bu sefer Türk Kurulu Medya Forumu birinci sefer düzenleniyor. Bu türlü bir günde bu tarihi toplantının mesken sahibi olmaktan büyük gurur duyuyor, teveccühünüz için teşekkür ediyoruz.” diye konuştu.

“Karabağ’da enformasyon cephesinde de savaş verdik”

Altun, bu günlerin Türk dünyası açısından çok kıymetli olmasının bir diğer sebebi daha bulunduğunu belirterek, “Geçtiğimiz yılın bu günlerinde, Azerbaycan’ın Karabağ’daki toprakları şimdi işgalden azat edilmemişti. Azerbaycan’ın kahraman ordusu işgalcileri bozguna uğratırken, Ermenilerin sivillere ve yerleşim yerlerine yönelik hücumları aralıksız devam ediyordu. Bu hücumlarda ne yazık ki memleketler arası mutabakatlarla yasaklanmış bombalar ve silahlar kullanılıyor, Gence’den Mingeçevir’e kadar birçok yere hücumlar gerçekleştiriliyordu. Çok değil, bundan bir yıl evvel Ermeniler namlularını saf insanlara çevirip gözlerini Azerbaycan topraklarına, iktisadına ve güç çizgilerine dikiyorlardı.

Bizler de Türk tarihinin bu dönüm noktasında, Azerbaycanlı kardeşlerimizle omuz omuza çaba verme onuruna nail olduk. 44 gün boyunca, bir yandan Azerbaycan’ın haklı davasının dünyaya anlatılmasına yardım ederken, öteki yandan daima birlikte dezenformasyonla çaba ettik. Dünyanın en çok takip edilen medya kuruluşları aracılığıyla, Ermenilerin unutturmaya çalıştığı gerçekleri, biz var gücümüzle haykırdık. Sayın devlet liderlerimizin talimatlarıyla, saygıdeğer kardeşim, değerli dostum Hikmet Hacıyev ile yakın uyum halinde, enformasyon cephesinde de var gücümüzle savaş verdik. Bunları yaparken, toplumsal medyada da palavraya, karalama kampanyalarına ve dezenformasyona pabuç bırakmadık. Sonuçta, alanda kazanılan zafere yaraşır bir telaffuz üstünlüğünü, Türk dünyasına armağan ettik. Bu vesileyle Azerbaycan’ın sivil ve asker şehitlerine Allah’tan rahmet diliyor; bir kere daha ‘Karabağ Azerbaycan’dır’ diyorum” dedi.

“Modern Truva atlarına karşı teyakkuzda olmalıyız”

Türkiye olarak hem içeride hem de dışarıda bir “hakikat mücadelesi” verdiklerini anlatan Altun, “Yalana ve dezenformasyona karşı, gerçeğin tarafında olmayı, ahlakımızın bir gereği olarak görüyoruz.” dedi.

Bu ahlaki duruşun ‘post-truth’ yahut ‘hakikat ötesi’ olarak isimlendirilen bu periyotta, daha da değer kazandığını vurgulayan Altun, “Karşımızda, hakikati değersizleştirmeye, toplumları kültürel, ekonomik ve ideolojik açılardan sömürüye açık hale getirmeye çalışan bir palavra sanayisi bulunuyor. Bu palavra sanayisi, dünyanın farklı bölgelerinde ‘sahte haberler‘ yahut ‘kurgulanmış içerikler’ üzerinden toplumları, biz ve onlar ikiliğine mahkum etmeye çalışıyor. Açıkça söz etmek gerekirse biz palavra sanayisiyle, bu dezenformasyonla çabayı, ulusal güvenliğimizin mütemmin bir cüzü olarak görüyoruz ve tüm adımlarımızı bu perspektifle atıyoruz. Öte yandan, dezenformasyonun sadece toplumsal medyada yapılmadığını da hepimiz biliyoruz. Klâsik medya kuruluşları da, vakit zaman toplumun reflekslerini test eden, fay çizgilerini harekete geçirmeyi hedefleyen yayınlar yapabiliyorlar. Burada bilhassa kimi yabancı devletlerin fonladığı kuruluşları ve bunların ülkelerimizdeki uzantılarını kast ediyorum. Bu çağdaş Truva atlarına karşı teyakkuzda olmak, elbirliğiyle bunların ziyanlı faaliyetlerini durdurmak zorundayız” halinde konuştu.

“5. kol faaliyetlerine müsaade etmeyeceğiz”

Fahrettin Altun, yabancı güçler tarafından fonlanan, tesir ajanlığı gayesiyle faaliyette bulunan bu medya kuruluşlarıyla ilgili, tüm önlemleri almak gerektiğini belirterek, “Bu doğrultuda Büyük Meclisimizin çatısı altında sürdürülen bedelli çalışmaları takdirle karşılıyoruz. Açık ve net bir biçimde vurgulamak istiyoruz ki, kimsenin ‘basın özgürlüğü’ kisvesi altında, ülkemizde 5. kol faaliyeti yürütmesine müsaade etmeyeceğiz.” dedi.

“Dijitalleşmede de adaleti merkeze almak zorundayız”

Altun, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın “Dünya beşten büyüktür” ve “Daha adil bir dünya mümkün” davetlerinde beden bulan milletlerarası vizyonunu, tüm boyutlarıyla bağlantı alanına yansıtmayı en kıymetli görevleri olarak gördüklerini söz etti.

Altun, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın “Daha Adil Bir Dünya Mümkün” isimli kitabından şu alıntıyı yaptı: “Adaleti merkeze alan ama global sistemin mevcut gerçekliğinden de kopmadan meselelerin tahliline yönelik yeni bir zihinsel çerçeve ortaya koymak durumundayız. Sonrasında kurumlarımızı ve kurallarımızı yine yapılandıracak bir sürece odaklanarak gerçekçi bir yol haritası belirlemeliyiz. Global barışı, istikrarı ve güvenliği sağlamak için global adaleti merkeze alarak sürdürülebilir bir yine yapılanma yol haritası çıkarmalıyız. Global siyasette nasıl adaleti savunuyorsak, dijitalleşme olgusunda da adaleti merkeze almak zorundayız.”

“Dijital faşizm ve siber emperyalizmle karşı karşıyayız”

Adaletin sadece siyaset, iktisat ve kültür üzere alanlarda değil bağlantı alanında da uygulanmasını talep ettiklerini belirten Altun, “Zira bugün görüyoruz ki dünyadaki eşitsizlik ve adaletsizlik kimi odakların bağlantı araçları üzerindeki tahakkümü sayesinde hayatiyetini sürdürüyor. Dijital faşizm ve siber emperyalizm olarak da isimlendirebileceğimiz bu durum, artık yalnızca devletler düzleminde karşımıza çıkan bir olgu da değil. Aksine büyük memleketler arası şirketler de kamuoyu algılarını istek ettikleri üzere şekillendirmenin ve tartışma hudutlarını keyfi halde belirlemenin hesabını yapıyorlar” değerlendirmesinde bulundu.

“Algı operasyonlarını el birliğiyle akamete uğratmalıyız”

Giderek yaygınlaşan yeni jenerasyon tehditlerden korunmanın en tesirli yolunun işbirliği, eşgüdüm ve dayanışma olduğunu belirten Altun, “Ülkelerimize yönelik algı operasyonlarını el birliğiyle akamete uğratmak; olumlu bir gündem inşa ederek, hakikat bilgi akışını temin etmek durumundayız. Birbirimizin deneyimlerinden istifade etmeli; birilerinin bizi hapsetmeye çalıştığı kalıpları, daima birlikte kırmalıyız. Milletlerarası sistemin dönüştüğü bu global belirsizlik çağında, birbirimizi koruyup kollamak zorundayız. İşte bu nedenle, Türkiye Cumhuriyeti olarak, Türk Kurulu’ndaki tüm kardeşlerimizle her türlü işbirliğine açık olduğumuzu bilhassa tabir etmek istiyorum” dedi.

“Ortak bilgi üretim ve dağıtım kanallarımızı güçlendirmeliyiz”

Altun, “Bugün bizlere düşen, Türk Kurulu olarak, dijital faşizme, siber emperyalizme ve global palavra sanayisine karşı, kendimize ilişkin ortak bilgi üretim ve dağıtım kanallarımızı güçlendirmektir. Yeniden bu bağlamda, Türk dünyasının geleceği için, başkanlarımızın verdiği uğraşa koşut bir biçimde, bağlantı alanında sağlıklı işleyen bir toplumsal şuur inşa etmeliyiz” sözlerini kullandı.

Fahrettin Altun, bu kapsamda, TRT ve Anadolu Ajansı başta olmak üzere, Türk medyasının bütün güçlü kurum ve kuruluşlarının karşılıklı işbirliklerine, deneyim paylaşımına ve toplumların birbirini daha yakından tanımasını sağlayacak ortak projelere açık olduğunu lisana getirdi.

Altun, “İletişim Başkanlığımız bünyesinde faaliyet gösteren bizler, ben ve arkadaşlarım, var gücümüzle, Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’ın öncülüğünde, büyük ve güçlü Türkiye ideali için çaba etmeye, Türk dünyasının birliği, dirliği ve refahı için dur durak bilmeden çalışmaya devam edeceğiz; hiçbir tehdide aldırış etmeden, hiçbir gözdağına prim vermeden” dedi.

“Her türlü katkıyı sunmaya hazırız”

Türk Kurulu Medya Forumunda 3 gün boyunca film-dizi bölümünün sahip olduğu imkanlardan medyanın Türk dünyasının birliğine yapabileceği katkılara, toplumsal medyanın aktif kullanımından dezenformasyonla gayrete kadar birçok mevzunun ele alınacağını belirten Altun, bağlantı alanında yapacakları ortak çalışmaların devletler ortasındaki çok boyutlu ve güçlü bağlantıları destekleyeceğini ve tamamlayacağını söyledi.

Altun, Türk dünyasının global bağlantı alanındaki kapasitesini ve kabiliyetlerini artırmak, dezenformasyon kampanyalarıyla gayret etmek noktasında her türlü katkıyı sunmaya hazır olduklarını söz etti.

Programda konuşan KKTC Cumhurbaşkanı Ersin Tatar ise, “Kıbrıs’ta biz sizlerin kardeşleri, Türkler çok zulümler yaşadık, çok eziyetler çektik, çok esaretler çektik. Kıbrıs’ta yaşananlar, bundan yıllar evvel Kıbrıs’ın Yunanistan’a bağlanması için karşı karşıya kaldığınız acımasız ataklardı. Orta Asya’dan Anadolu’ya kadar uzanan bu coğrafyadaki varlığımız, Doğu Akdeniz’de de Kıbrıslı Türklerin çabası, oradaki uğraş de temel itibariyle bizlerin uğraşıdır. Biz soruna bu türlü bakıyoruz. Zira biz tıpkı milletin, tıpkı soyun evlatlarıyız. Türk Kurulu’nun güçlü olması, Türk Kurulu’nun birlikte hareket etmesi, bütün dünyaya karşı, bize karşı olanlara karşı birlik ve beraberlik için, bizleri daha da güçlü hale getirebilmesi için her yerde, coğrafyanın her noktasında bu birlikteliği sağlamamız gerektiğini paylaşmak istiyorum” dedi.