Kraliçe Elizabeth’in Favorisi Hangisiydi? İngiliz Kraliyet Ailesinin Sanat Koleksiyonundaki 10 Mükemmel Tablo

Günümüzde koleksiyon; satın almalar, vasiyetler ve bağışlar yoluyla büyümeye devam etmektedir. 

Çeşitli devirlere ilişkin tablolar, heykeller, mobilyalar ve dekoratif sanatlar içeren koleksiyondaki en kıymetli 15 tabloya ve tarihine göz atalım…

Kral Henry VIII’in bu portresi 1536-37 yılları ortasında Genç Hans Holbein tarafından yapılmıştır. Hükümdarın en ünlü portrelerinden biridir ve çarpıcı gerçekçiliği ve ayrıntılara gösterdiği ihtimamla bilinir. Tabloda Henry, elinde bir asa tutarken ve kürk süslemeli bir cübbe giyerken resmedilmiştir. VIII. Henry, Britanya tarihinin en ünlü hükümdarlarından biri olduğu için tablo tarihi kıymeti açısından değerlidir.

Sezar’ın Zaferleri, İtalyan sanatçı Andrea Mantegna’nın 1492 yılında tamamladığı dokuz tablodan oluşan bir seridir. Tablolar Julius Caesar’ın Galya’ya karşı kazandığı zaferi kutlayan alayı tasvir etmektedir. Mantegna İtalyan Rönesansı’nın en değerli sanatkarlarından biri olan Mantegna’nın yapıtları, 1629 yılında I. Charles tarafından Kraliyet Koleksiyonuna dahil edilmiştir.

Kırmızı sarıklı bir adamın bu portresi Jan van Eyck tarafından 1433 yılında yapılmıştır. Kuzey Rönesansı’nın en ünlü portrelerinden biridir ve inanılmaz ayrıntıları ve gerçekçiliğiyle bilinir. Van Eyck yağlı boya fotoğrafın öncülerinden ve devrinin en kıymetli sanatkarlarından biri olduğu için tablo sanatsal değeri açısından değerlidir.

I. Charles’ın bu ünlü tablosu, büstünü yapacak olan Roma’daki heykeltıraş Gian Lorenzo Bernini’ye gönderilmek üzere tasarlanmıştı. Van Dyck, yüzeyin altına nüfuz etme ve oturan kişinin kişiliğinin bâtın istikametlerini ortaya çıkarma yeteneğiyle tanınıyordu. Bu üçlü portrede Charles’ın utangaç, ağırbaşlı ve zeki görünmesini sağlamıştır. Tahminen de sağdaki perdelik, belirli bir lüks sevgisini çağrıştırıyor.

Bernini büstü oymayı 1636’da bitirdi. İngiltere’de çeşidinin en âlâ örneğiydi. Ne yazık ki 1698’de çıkan yangında yok oldu.

Müzik Dersi, Hollandalı sanatçı Johannes Vermeer tarafından 1662 yılında tamamlanan bir tablodur. Tabloda mesken ortamında birlikte müzik yapan bir bayan ve bir erkek betimlenmiştir. Vermeer bir ışık ve gölge ustası olduğu için tablo sanatsal değeri açısından kıymetlidir ve yapıtları parlaklığı ve hassas renk paleti ile ünlüdür.

Jan Steen, Hollandalı Altın Çağ ressamları ortasında bir mizah ustasıydı. Birden fazla nüktenin altında yatan bir ahlak anlayışına sahip yaklaşık 800 fotoğraf yapmıştır. Aslında, ahlaki belirsizlik birçok 17. yüzyıl Hollandalı sanatkarın temel telaşıydı.

Bu fotoğrafta bayan, Korint sütunlarıyla çevrili ihtimamlı bir kemerin içinden görülüyor. Kemerin ötesinde bir kapı, bir bayanın hayli proaktif bir biçimde çoraplarını giydiği bir yatak odasına açılmaktadır. Kırık lavta teli de iffetin yitirilişini simgeliyor.

Kraliyet Koleksiyonu’ndan Andy Warhol’un Kraliçe için yaptığı dört portresi bulunur. Bir kezinde ‘İngiltere Kraliçesi kadar ünlü olmak istiyorum’ diyen Warhol, Kraliçe’nin Nisan 1975’te fotoğrafçı Peter Grugeon tarafından çekilen bir fotoğrafını kullandı. Fotoğraf daha sonra 1977’deki Gümüş Jübile sırasında resmi kullanım için yayınlandı.

Bu tablo İngiliz Kraliyet Koleksiyonu’ndaki en ünlü görüntü fotoğraflarından biridir. Görüntüleri ekseriyetle alegori ve atasözleriyle dolu olan Hollandalı sanatçı Pieter Bruegel tarafından yapılmıştır. 

Atlı Roma askerlerinden oluşan bir falanksın köye girdiği sahne, çıplak bir saldırganlık sahnesidir. Bruegel’in figürleri kaygı, dehşet, acıma ve acımasız kararlılık üzere bir dizi duyguyu stantlar.

Rubens bu otoportresini, Galler Prensi I. Charles’ın beğenisini kazanmak için yapmıştır. Rubens, kendisini ağırbaşlı lakin modaya uygun siyah giysiler giyen bir saray mensubu ve diplomat olarak tasvir etmiştir. Portre, koyu siyah tonlarıyla açık ve koyu renklerin hoş kontrastlarına sahiptir.

Bu yıllarda evli çiftle çoklukla iki farklı portrede tasvir edilir, çoklukla kimi jestler yahut bakışlar çifti birbirine bağlar. Rembrandt, güya bu iki portre tek bir fotoğraf halinde bir ortaya getirilmiş üzere bir kompozisyon yaratmıştır. Bu durum da figürlerin üst üste binmesi ve etkileşimlerinin daha canlı olması manasına gelir: Griet Jans’ın odaya bir anda daldığını (eli hâlâ kapının üzerindedir) ve kocasının kelamını keserek ona son derece acil görünen bir bildiri verdiğini hayal edebiliyoruz…

Sizin en sevdiğiniz hangisi oldu pekala? Buyurun yorumlara!