Kurbanını Pişirip Yiyen Bile Var: Canilikleriyle Beynimize Kan Sıçratan Birbirinden Vahim Katiller

Göz Atın

Seo Ajansı

Voodoo Bebeği – Ne İşe Yarıyor?

Amerikalı katil ve tarikatçı Clementine Barnabet, 1910 civarında ikamet ettiği Louisiana’da 35 kişiyi öldürdüğü varsayım ediliyor. Fakat kaç kişiyi öldürdüğü değil, onları nasıl ve neden öldürdüğü asıl kan donduran nokta! Barnabet, Kurban Kilisesi’nin bir üyesiydi. Gözaltına alındığında kilise rahibelerinin kendisine bir cürüm işlerse polisin onu takip edememesi için çantalar verdiğini söyledi. Barnabet’e nazaran birinci cinayet yalnızca Voodoo büyüsünün işe yarayıp yaramadığını öğrenmekti ve işlediği başka tüm cinayetler kilise tarafından dikte edildi. Raporlara nazaran, Barnabet kurbanlarından kimilerini doğramak için balta kullandı ve onu Amerikan tarihindeki birinci balta kullanan katillerden biri haline getirdi.

The Green Ridgway Katili olarak da bilinen Gary Ridgeway, 1980’lerde ve 1990’larda Seattle merkezinde yaşayan seks personellerini öldürdü! 90’dan fazla bayanı öldürdüğünden şüphelenilmesine karşın yalnızca 49 cinayetten hatalı bulundu. Ridgeway, seks personellerine ek olarak reşit olmayan kaçakları ve genç kızları maksat aldı. Argümana nazaran cesetleri King County, Washington’un uzak bölgelerine attı ve sonrasında cesetlerle cinsel alakaya girmek için o yerlere geri döndü.

Amerikalı öjenikçi Charles Davenport, bilim insanı olarak birtakım projelere öncülük yapsa da kendisi o periyotta Amerika’nın en şeytani insanlarından biriydi. Davenport, Amerika’da Anglosakson ve İskandinav Protestan ırkı geliştirmek istiyordu. İstenmeyen etnik kümelerin göçünün sonlandırılmasını destekledi. Bunların yanı sıra Davenport, muhakkak toplulukların kısırlaştırılmasının ve ırklar ortası evliliklerin yasaklanmasının alenen destekliyordu. Bu periyotta Davenport, 40 ila 70 bin kişinin vefatına sebep oldu. Bu bireylerin çoğunluğu beyaz olmayan, okuma yazma bilmeyen ve fakir insanlardı. O periyotta bu stil insanları kısırlaştırıldı bile!

John Wayne Gacy, 1970’li yıllarda yaklaşık olarak 33 erkeğin canına kıydı. Çeşitli çocuk hastanelerinde ve hayırsever etkinliklerde palyaço üzere performanslar sergileyerek katil palyaço olarak ün kazandı. Gençleri bu etkinliklerden kaçırdıktan sonra Chicago’nun dışındaki konutuna geri götürür, kurbanlarını boğarak öldürmeden evvel azap eder ve aşağılardı.

Dahmer, eş cinsel barlarda ve öteki halka açık yerlerde çoğunlukla Afro-Amerikan erkekleri gaye alan bir seri katildi. Onları konutuna çektikten sonra bayıltacak ilaçlarla dolu alkol vermeye kalkardı. Kurbanlar bayıldıktan sonra onları boğarak öldürüyordu. Kurbanları öldükten sonra, Dahmer cesetlerle cinsel alakaya bile girdi. Bununla birlikte Dahmer’in en berbat yanlarından biri ise kurbanlarının kafatasları yahut cinsel organları üzere onları anımsatacak şeyleri saklamasıydı ve daha berbatı Jaffrey Dahmer cinayet ve parçalama sürecinin fotoğraflarını çekerdi böylelikle her aksiyonu işledikten sonra hatırlayabilir ve tekrar yaşayabilirdi.

Ted Kaczynski, sanayileşmiş toplumu eleştirmenin bir yolu olarak bu tip bombalı aksiyonları gerçekleştirme yolunu seçiyor. 1975-1995 tarihleri ortasında gerçekleştirdiği bombalı hücumlarda 23 kişinin yaralanmasına 3 kişinin vefatına sebebiyet veriyor. Ayrıyeten Ted, hareketlerini üniversiteler ve uçaklarda gerçekleştirdiğinden University ve Airline sözlerinden gelen ‘UN ve A’ kısaltmaları ile birlikte bombacı manasına gelen ‘bomber’ sözünün birleşmesinden oluşan Unabomber takma ismi ile anılıyor.

Dennis Rader, 15 Ocak 1974’te birinci cinayetlerini işledi ve ikisi çocuk olmak üzere dört aile üyesini Wichita’daki konutlarında boğdu. Olay yerinde kendisine ilişkin meni bulundu fakat kurbanların hiçbiri cinsel atağa uğramamıştı. Rader meskenden bir saat ve sonraki kurbanlardan ikramlık eşyalar (genellikle iç çamaşırı) aldı. Nisan 1974’te Rader, diğer bir Coleman çalışanı olan 21 yaşındaki bir bayanı gaye aldı. Lakin konutuna girdikten sonra, vurulmasına karşın kaçmayı başaran erkek kardeşiyle de karşılaştı. Rader kaçmadan evvel bayanı ölümcül bir biçimde bıçakladı.

Bazı kurbanlarının cesetlerini meskeninde pişirdiği, etrafa fecî kokular yayılmasına karşın komşuların polislere; eğitimli, güzel çok efendi bir çocuk diye söz verecek kadar güvenmeleri nedeniyle ele geçirilemediği, birinci yakalanışında saldırdığı kızlardan birinin nasılsa aşık olduğu için polise bunu söylemeyip bile bile özgür kalmasını sağladığı “şehir efsaneleri” olarak söylenir durur. Ted Bundy; gayri yasal çocuk olduğu, hayvanlara azap eden bir büyükbabanın yanında büyüdüğü ya da çok sevip de terk edildiği sevgilisi yüzünden seri katil olmadı. İstediği için bayanları öldürdü tezini savunanlar da vardır.

İdrar içme üzere davranışları olan Albert, kendine ziyan vermekten zevk duyuyordu. İçinde bulunan diğerlerine acı çektirme dileği, onu dünyanın en yaşlı seri katilleri ortasına soktu. Yakalandığında 3 kişiyi öldürdüğünü itiraf etse de aslında bu sayı 100 civarındaydı. İnsanlara azap ve tecavüz eden Brooklyn Vampiri, tıpkı vakitte bir yamyamdı. Kurbanının annesine gönderdiği mektupla bayanın çocuğunu nasıl yediğini anlatmaya kalkışması kıssanın sonu oldu. 65 yaşında yakalanan Albert Fish sonrasında idam edildi.

Samuel, hata dünyasının kapılarını hırsız olarak aralamıştı. Kapıdan içeri girdiği vakit hareketlerine tecavüzü ve cinayeti eklemekten kaçınmamıştı. Siyahi bayanlar ortasından seçtiği kurbanlarını boğarak öldürüyordu. 1970 ve 2005 yılları ortasında işlediği 93 cinayet, 2012’ye dek bilinmeyen kaldı. Yakalanmamasının en büyük nedeni, öldürdüğü şahısların seks çalışanları ya da evsizler olmasıydı. Çağdaş teknolojiyle yapılan soruşturma, devrin karanlık sırlarını açığa çıkardı. 2014 yılında tutuklanan Samuel Little, FBI tarafından ABD tarihinin en azılı seri katili olarak tanımlandı.

Siz neler düşünüyorsunuz? Yorumlarda buluşalım!