Günümüzde nörobilim ve psikoloji alanındaki araştırmalar, beynin ve bedenin karmaşık etkileşimlerini anlamak için heyecan verici yeni kapılar açıyor. Beyin ve iç organlar ortasındaki bağlantısı inceleyen bir alt alan olan ‘interosepsiyon’, son yıllarda bilim dünyasının dikkatini çeken kıymetli bir husus haline gelmiştir. Bu alandaki çalışmalar, beden içi duyumların, sıhhatimizi, ruh halimizi ve zihinsel süreçlerimizi nasıl etkilediğini anlamamıza yardımcı olmaktadır.
Kaynak: https://www.science.org/content/artic…
1930’larda beyin cerrahı Wilder Penfield, beyin haritalaması için yeni bir yürekli prosedür öncülüğü yaptı.
Uyanık ve isteği olan hastalarının açık beyinlerine elektrotlarla nazikçe dokunarak, farklı beyin bölgelerini uyararak ne hissettiklerini sordu. Bu haritalama çalışmaları sonucunda ‘homunculus’ ismi verilen beden haritası ortaya çıktı.
Penfield daha sonra insula üzere daha gizemli beyin bölgelerine yönlendi.
Bu bölgelerin haritalanması beden yüzeyinin haritalanmasından daha zordu zira iç duyumlardan sorumlu bölgeler, motor talimatlar gönderen bölgelerle birlikte karmaşık bir biçimde üst üste binmiş üzereydi.
Yıllar sonra bilim insanları, insanların beyinleriyle bedenleri ortasındaki bağlantısı ve bu irtibatın nasıl gerçekleştiğini anlamak için çalışmalara başladılar.
Özellikle vagus hududu, beyin ve iç organlar ortasındaki irtibatta büyük bir rol oynayan karmaşık bir hudut ağı olarak keşfedildi.
Bu interosepsiyon olarak isimlendirilen iki istikametli irtibat, beden çapında bir hudut ve hormon sistemi kapsar.
Yapılan araştırmalar, vagus hududu aracılığıyla beyinde iç değişikliklerin yorumlandığını, bedenin gereksinimlerinin kestirim edildiğini ve buna uygun komutların gönderildiğini gösteriyor. Vagus hududu tıpkı vakitte bilişsel süreçlerle de alakalıdır ve ruh hali, hafıza, hisler ve benlik duygusu üzerinde tesirleri vardır.
Bu buluşlar, vagus sonunun tedavilerde terapötik bir maksat olmasını da kıymetli kılıyor.
Örneğin, vagus hudut stimülasyonu (VNS) ile epilepsi ve depresyon tedavisi üzere alanlarda kimi onaylı tedaviler mevcuttur. Ayrıyeten, taVNS üzere non-invaziv vagus hudut stimülasyon biçimleri çeşitli durumlar için araştırılmaktadır.
Ancak beyin-beden bağlantısı ve interosepsiyonun tam olarak nasıl işlediği hala birçok bilinmeyeni içermektedir.
Araştırmacılar, vagus sonunun ilişkilerini haritalamaya ve interosepsiyonun şuur ve zihinsel süreçlerle nasıl etkileşime girdiğini anlamaya çalışmaktadır.
İnterosepsiyonun birçok hastalığın altında yatan süreçlerle alakalı olduğu düşünülmektedir ve tedavi stratejilerinde potansiyel olarak kıymetli bir rol oynaması beklenmektedir.
Ancak daha fazla araştırma ve anlayışa gereksinim duyulmaktadır. Bilhassa insanların iç duyumları ve farkındalığı hakkında daha fazla bilgi edinmek zordur ve bu mevzuda ilerleme sağlamak için yeni teknikler ve yaklaşımlar gereklidir.
Bu çalışmalar, beden ve beyin ortasındaki etkileşimin yalnızca fizikî sıhhatle ilgili olmadığını, tıpkı vakitte ruh hali, motivasyon ve şuur üzere daha yüksek zihinsel süreçleri de etkilediğini gösteriyor.
İnterosepsiyonun daha güzel anlaşılması, pek çok psikiyatrik rahatsızlık ve nörolojik bozukluk için yeni tedavi metotlarının geliştirilmesine yardımcı olabilir.
Vagus hududunun stimülasyonu üzere noninvaziv ve minimal invaziv tedavi formülleri üzerinde yapılan çalışmalar, potansiyel terapötik yararları ortaya koymuştur.
Ancak şimdi tam olarak nasıl işlediğini ve yan tesirlerini anlamak için daha fazla araştırmaya muhtaçlık duyulmaktadır.
İnterosepsiyonun karmaşıklığı, bilim insanlarının zorluklarla müsabakasına neden olmuştur.
İnsanların iç duyumlarını ölçmek ve anlamak için yeni teknikler ve formüller geliştirilmektedir. Araştırmacılar, beyin ve iç organlar ortasındaki irtibatları ve sinyalleri haritalamaya çalışmaktadır.
İnterosepsiyon araştırmaları, beyin ve vücut ortasındaki bağlantısı daha uygun anlamamızı sağlayarak birçok hastalığın tedavisine ve insan sıhhatinin daha düzgün anlaşılmasına katkıda bulunabilir.
Ancak bu alanda hala birçok soru ve keşfedilmemiş alan bulunmaktadır. Gelecekte yapılan araştırmalarla birlikte, interosepsiyonun tesirleri ve potansiyel terapötik yararları daha yeterli anlaşılacaktır.
Bu alandaki keşifler, beynimizin ve vücudumuzun karmaşıklığını daha düzgün kavramamıza ve insan sıhhatini geliştirecek yeni tedavi yaklaşımları geliştirmemize yardımcı olacaktır.
İlerleyen devirlerde interosepsiyon ve beynin bedenle etkileşimi hakkında daha fazla bilgi edineceğiz ve tahminen de daha sağlıklı ve keyifli bir ömür için yeni kapılar açacağız.
