Enflasyonda görülen gerileme matematiksel hesaplarla açıklanırken, bilhassa maaşlı çalışanların, memur, emekli ve minimum ücretlilerin gerilemesini ise açıklayamıyor. Şimdi yılın birinci yarısı devrilmeden eriyen maaşlar, para düşürmüş olabileceğinizi düşündüren ay sonu hesap bakiyesi, cüzdanda delik arattıran fiyatlar, enflasyonun ne demek olduğunu çok hoş anlatıyor. Yıl başında zamlanan maaşınız hala birebir kıymette hesabınıza geçerken, ederi birebir değil.
Türkiye’de artan enflasyon, hacmen ve rakamsal olarak artırdığı maaşları cebimizden çaktırmadan alıyor.
Daha çok para taşıyor, daha yüksek maaşlar alıyoruz ancak yetmiyor. Tahminen de maaşınız daha yüksek değildir. Zira yıl başında artırım gelen maaşlar artık birebir bedelde alım yapacak gücü bulamıyor. Bir yandan da zenginler artıyor. Fark açılıyor.
DİSK de dün TÜİK tarafından açıklanan bilgileri inceledi ve yıllar içinde değişimi gösteren bir tablo paylaştı.
OECD ülkeleri içinde gelir adaletsizliğinin en yüksek olduğu 3. ülke Türkiye oldu.
TÜİK’in datalarında yüzde 20’lik dilimler halindeki gelir dağılımının adaletsizliği görülürken, en fakir 20 ile en güçlü yüzde 20 ortasında 8 kat fark göze çarpıyor. Bu dilimler yüzde 5’lik olarak küçüldükçe adaletsizlik artıyor.
Enflasyonun 2023’ün birinci 4 ayında emekli ve maaşlıların alım gücünü eritmesi, 100 TL’nin 77,5 TL’ye gerilemesi olarak sayısal bir sonuca götürüyor.
Sözcü’den Erdoğan Süzer, şimdiki bilgiler ışığında taban fiyat ve memur maaşları değişimine göz atıyor.
Yıl başında emekçi, memur ve emekliye verilen maaş artırımlarının 4 ay içinde değişimi, yeni artırımları öne çıkarırken, minimum ücretlinin alım gücü 8 bin 506 TL’den 6 bin 580 TL’ye, en düşük emekli maaşının çıkarıldığı düzey olan 7 bin 500 TL’nin alım gücünü de 5 bin 802 TL’ye düşürüyor.
İlk 4 ayda enflasyon, TÜİK’e nazaran yüzde 15,20, ENAG’a nazaran ise yüzde 29,06 oranında artış gösterdi.
2023 prestijiyle artırımlı maaşını 12 bin 532 TL olarak alan en düşük dereceli memur Nisan ayına geldiğinde TÜİK’e nazaran 10 bin 878 TL2lik alım gücüne erişirken, ENAG’a nazaran ise 9 bin 694 TL alım gücüne sahip oluyor.
Kısaca enflasyon memurun cebinden TÜİK’e nazaran 1.654 TL, ENAG’a nazaran 2.838 TL’yi alıyor.
Yine yıl başında artırımlı maaşını alan öğretmen, 4 ay sonra ENAG’a nazaran 3 bin 59 TL, polis memurları 4 bin 51 TL, hemşireler de 3 bin 544 TL’yi enflasyona veriyor.
Kamuda hizmetli takımında çalışan biri yıl başında 11 bin 700 tL maaş alırken, hala birebir ölçü hesaba yatsa da artık 2 bin 649 TL daha az alım yapabiliyor.
Yıllarca dirsek çürüten bir profesör, 6 bin 510 TL, yargıçlar 10 bin 258 TL kaybediyor.
Geçen aylarda en düşük maaş 7 bin 500 TL’ye çıkınca adaletsizlik mevzuları gündeme gelen emekliler de artık reelde yani “enflasyon kesintisiyle” 5 bin 802 TL maaş alıyor.
Yüksek artırımlarıyla övünülen lakin ülkede maaş ortalamasının neden taban olduğu konuşulmayan 8 bin 506 TL de esasen artık, 6 bin 580 TL’ye denk geliyor.
Siz ne kadar eridiniz? Yorumlarda buluşalım.
