Ahmet Şık, Bakan Soylu’ya 52 kilo bombayla yakalanan polisi sordu: Bomba kime gidiyordu, alıcı neden yakalanmadı?

TİP İstanbul Milletvekili Ahmet Şık, İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’nun yanıtlaması için verdiği soru önergesinde, bomba taşıyan polisi gündeme getirdi ve “Bomba kime gidiyordu” ve “Alıcı neden yakalanmadı” sorularını yöneltti.

Hakkari Vilayet Emniyet Müdürlüğünce Asena tahlil programı üzerinden yapılan çalışmalar sonucunda, şoförlüğünü İstanbul vilayetinde faal olarak misyon yapmakta olan polis memurunun yaptığı araç, Yüksekova ilçesi çıkışında durduruldu. Araçta yapılan aramalarda, stepne havuzunun alt kısmına yapılmış zula içerisine gizlenmiş vaziyette 133 modül halinde 52 kilo 500 gram patlayıcı husus ele geçirildi.

İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, dün katıldığı televizyon programında bahisle ilgili bir soru üzerine yaptığı açıklamada Hakkari Vilayet Emniyet Müdürlüğü’nce gerçekleştirilen operasyonun Asena tahlil programı üzerinden yapılan çalışmalar sonucunda yapıldığını aktardı. Kuşkulu polisin tabirinde külçe altın getirdiğini anlattığını fakat bu sözün kendileri tarafından inandırıcı bulmadıklarını belirten Soylu, maksadın İstanbul olduğunu, patlayıcıların transferinin Kuzey Irak’tan yapıldığını söyledi.

Soylu, kuşkulu polis memurunun 2019 yılında kablo hırsızlığı ile ilgili isimli bir kabahat nedeniyle meslekten ihraç edildiğini fakat mahkeme kararıyla misyonuna geri döndüğünü belirterek, “Sonra öteki bir yere vermişiz, oradan da İstanbul’da bir yere geçmiş. Çok külfetli bir tip bu. Kablo hırsızlığı yapmış. Bu çeşit ucuzlukları çok. Buralarda vazife yaptığı için buna hülle yapmışlar ve ele geçirmişler” sözlerini kullandı.

“Neden denetimli teslimata müsaade verilerek patlayıcıların alıcı da yakalanmamıştır?”

Bombaları taşıyan kişinin polis olması bir dizi tartışmayı da beraberinde getirdi.

Türkiye Personel Partisi (TİP) İstanbul Milletvekili Ahmet Şık, İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’nun yanıtlaması için verdiği soru önergesinde, bahisle ilgili 18 soru yöneltti.

Şık, daha evvel kablo hırsızlığı üzere hatalara karışan polisin misyona nasıl döndüğünü sordu.

Patlayıcıların kime gideceğini de soran TİP Milletvekili Şık, “İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, patlayıcıların ele geçirildiği operasyonun Asena Tahlil Programı üzerinden yapılan çalışmalar sonucunda yapıldığını söylemiştir. Asena Tahlil Programı üzerinden yapılan çalışmalarda aracın kuşkulu olduğu tespit edilmişken neden denetimli teslimata müsaade verilerek patlayıcıların alıcı da yakalanmamıştır?” ifadelerini kullandı.

Ahmet Şık’ın Süleyman Soylu’ya yönelttiği sorular şöyle:

“Şüpheli polis kimliği kamuoyuyla paylaşılacak mıdır?”

1- Kuşkulu polis kimliği kamuoyuyla paylaşılacak mıdır?

2- Kuşkulu polis ne vakit misyona başlamıştır? Hangi tarihlerde nerelerde ve hangi ünitelerde çalışmıştır?

3- Kuşkulu polisin kendisi ve yakın akrabalarının mal varlığı ile banka hesaplarında geliriyle orantısız bir artış tespit edilmiş midir?

4-Şüpheli polisin kullanımında olan cep telefonlarının HTS kayıtları araştırılmış mıdır?

5- İstanbul Maltepe’de vazifeli iken Zonguldak’a tayini çıkan kuşkulu polisin ameliyat olacağına dair bir rapor sunması üzerine müsaadeye ayrıldığı ve yeni vazife yerine gitmediği argümanları hakikat mudur?

6- Kuşkulu polisin, zula kısmında patlayıcı ele geçirilen aracın ruhsatının üzerine yapıldığı ve kuryelik vazifesi karşılığında kendisine 400 bin TL ödeme yapılacağı argümanları yanlışsız mudur?

7- İçişleri Bakanı’nın “Bu tıp ucuzlukları çok. Külfetli bir tip” diye tanım ettiği ve “kablo hırsızlığı” nedeniyle meslekten ihraç edilen bir polis memuru mahkeme kararıyla misyonuna nasıl dönebilmiştir?

8- İktidar yanlısı olmayan yurttaşların toplumsal medya hesaplarının titizlikle incelendiği, İstanbul Büyükşehir Belediye Lideri Ekrem İmamoğlu’nun MOBESE vasıtasıyla izlenip kayıtlarının medyaya sızdırıldığı ve herkesin telefonlarının dinlenildiğinden kuşku ettiği bir siyasal iklimin yaşandığı bir periyotta İçişleri Bakanının sözüyle “Bu cins ucuzlukları çok. Sorunlu bir tip” olan ve kablo hırsızlığından ihraç edilmiş bir polis memuru ve gibisi cürüm bağları içinde olan polis memurları istihbarat üniteleri tarafından neden izlenmemiş ve hata gerçekleşmeden tedbir alınmamıştır?

9- Kelam konusu patlayıcıların yapılan laboratuvar incelemesinde çeşidi ve menşei belirlenmiş midir?

10- Kuşkulu polis daha evvel de misal bir kuryelik faaliyetinde bulunmuş mudur?

11- Kuşkulu polis tabirinde daha evvel de tekrar birebir güzergahtan İstanbul’a arabayla bir sevkiyat gerçekleştirdiği ve külçe altın getirdiğini düşündüğünü söylemiş midir?

12-Şüpheli polis, yapılan birinci sorgusunda ne söz vermiştir? Kimleri suçlamıştır? Kabahat ortakları kimlerdir?

13-Şüpheli polis kelam konusu patlayıcıları kim ya da kimlerden teslim almış, kim ya da kimlere teslim edecektir?

14- Bir hücum gerçekleştirilmesi, halinde çok sayıda can kaybına neden olacak patlayıcılar nerede ve kime karşı kullanılacaktı?

15- İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, patlayıcıların ele geçirildiği operasyonun Asena Tahlil Programı üzerinden yapılan çalışmalar sonucunda yapıldığını söylemiştir. Asena Tahlil Programı üzerinden yapılan çalışmalarda aracın kuşkulu olduğu tespit edilmişken neden denetimli teslimata müsaade verilerek patlayıcıların alıcı da yakalanmamıştır?

16- 11 Eylül 2007’de, Ankara’da Kurtuluş katlı otoparkında periyodun Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan’a suikast yapmak maksadıyla içinde bomba yüklü bir formda bekletilen bir araç bulunduğu argüman edilmişti. Olaydan birkaç gün sonra Eskişehir’den Ankara’ya giden bir otobüste seyahat yapan İdris Nakçi bomba yüklü araçta bulunan telefonda ismine SİM kart olduğu gerekçesiyle gözaltına alınmış, soruşturma sonucunda Nakçi ile birlikte Mustafa Bayar ve Ali Sayan tutuklanmıştı. Bomba yüklü araçta bulunan cep telefonu ve SİM kartının HTS kayıtlarına nazaran Van’ın Güroymak ve Bahçesaray ilçelerinde kullanıldığı ve Erdoğan’a suikast yapılacağı tez edilen günlerde İdris Nakçi’nin Eskişehir’de olduğu belirlenmişti. Avukatının, müvekkili İdris Nakçi’nin Eskişehir’de olduğunu kanıtlamak için gözaltına alınmadan evvelki iki gün boyunca yürüdüğü tüm sokakların listesini mahkemeye verip MOBESE ve özel kamera kayıtlarını istemesine karşın kayıtların silindiği de ortaya çıkmıştı. Lakin Ankara 11. Ağır Ceza Mahkemesi’nde yapılan yargılama sonunda İdris Nakçi ve Ali Sayan ağır mahpus cezaları almış ve karar Yargıtay’ca da onanmıştı. Sonradan ise olayın, Fethullahçı polislerin bir komplosu olduğu ortaya çıkmıştı. Fethullah Gülen Cemaati mensubu polisler evvel Van’da içine 580 kg. patlayıcı koyulan minibüsü Ankara’ya getirmiş ve Kurtuluş’taki çok katlı otoparka bırakmış, akabinde da 11 Eylül 2007’de otoparkta yakalanmış üzere kamuoyuna duyurularak Recep Tayyip Erdoğan’a suikast planlandığı argüman edilmişti. Bu örnek olayda da görüldüğü üzere geçmişte devlet içine yuvalanmış güç odaklarının bir benzerinin komplosu mu kelam bahsidir?

17- Gerçekleştirilen bu operasyonda devlet ve iktidar içi güç savaşında bulunan kimi odakların birbirine karşı gayretinin bir kanadının yaptığı kanlı bir plan öbür tarafın atağıyla bozulmuş mudur?

18- Kabahat örgütü başkanı Sedat Peker’in ifşa ve itiraflarında ismi sıkça geçen ve hakkındaki tezler nedeniyle dertli günler geçiren ve son olarak Adana’da, Furkan Vakfı üyelerine yönelik sokak azabı ve polis şiddeti manzaraları nedeniyle İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’nun tenkitlerin gayesinde olduğu bir periyotta bu türlü bir olayın yaşanması tesadüf müdür?