Ahmet Şık'tan Iktidara Seçim Kanunu Yansısı: Maddeyi Istediğiniz üzere Değiştirin, Biz Yan Yanayız, Güçlüyüz Ve Hesap Sormaya Geliyoruz

Türkiye Emekçi Partisi (TİP) İstanbul Milletvekili Ahmet Şık, TBMM Genel Heyeti’nde yaptığı konuşmada, “Pandemi boyunca her türlü fedakarlığı yapan, fakat bugün ülkeden gönderilmeye çalışan doktorlarımızla; polis ve jandarma şiddetine karşın ağacını, tabiatını, deresini muhafazaya çalışan halkımızla birlikte sizi iktidardan göndereceğiz. Maddeyi istediğiniz üzere değiştirin, biz yan yanayız, güçlüyüz ve hesap sormaya geliyoruz.” dedi.

298 sayılı Seçimlerin Genel Kararları ve Seçmen Kütükleri Kanunu, Milletvekili Seçimi Kanunu ve Siyasi Partiler Kanunu ve Mahalli Yönetimler Kanunu’nda değişiklik yapan yasa teklifi, AKP ve MHP tarafından Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) Başkanlığına sunulmuştu.

Kanun kapsamında Mecliste konuşma yapan Şık, şu tabirleri kullandı:

“Bu kürsüden muhalefet ismine seslenen herkes size maddeleri, hukuk normlarını, milletlerarası mukaveleleri anlatıyor. Yurttaş menfaatinden, halkın önceliklerinden bahsediyor. Fakat hepsini kulak gerisi ediyorsunuz. Zira gayeniz belirli: Saraydaki şahıs ve şürekası ülkeyi istediği üzere yönetsin. Bir avuç işverene, zengine tüm kaynaklar peşkeş çekilsin. Ülkenin güzide kurumları liyakatsiz, hak etmeyen yandaşlarınızla doldurulsun. Cukkayı götüreceğiz diye zücaciyeci dükkanındaki fil üzere önüne gelen kurumu, yapıyı devirdiniz. Şahsi amaçlarınızın önünde duran her kurumu, kişiyi, vicdanlı yurttaşı yerle bir etmeye çalıştınız. Ülkenin tabanına kibrit suyu döktünüz.

Ucube bir sistemle her şeyi, herkesi esir aldınız. Her adımı, kendinizi ve açgözlü bir azgın azınlığı semirmek için attınız. Ülkenin neresine dokunduysanız kuruttunuz. Memlekette herkes adalet, eşitlik arıyor. “Barınamıyoruz” diyen öğrenciler, “Yaşamak istiyoruz” diyen bayanlar, “Geçinmek istiyoruz” diyen çalışanlar, “Açız” diyen işsizler, ümitsizliğe sevk edilen gençler… Hatalısı kim?

“O karşılığın altından kalkabilecek misiniz?”

Öğrenmek istiyorsanız aynanın karşısına geçip, kendinize, “Bizler nasıl insanlarız?” sorusunu sormanız. Bakalım ne cevap bulacaksınız. O karşılığın altından kalkabilecek misiniz? Lakin yanlışın, palavranın, riyanın yanında durmaya devam edeceğiniz için örttüğünüz her şeyin altında kalacaksınız.
Bu yüzden size vicdanınız, dürüstlüğünüz, adaletiniz ve hakkaniyetiniz kadar ömür diliyorum.

Bilmelisiniz ki artık deniz bitti. Düzmece tarih yazımının sonuna geldik. Erdoğan gidici, siz de yanında paketsiniz. Türkiye’de devletin bildiğimiz kuralıdır; “Kurb-i Sultan Ateşi Suzan” Yani sultana yakın olan ateşe de yakındır… Artık de hesabı ödeme vakti. Biz konuştuklarımızın ardında dururken, siz gerisinden konuştuklarınızın yanında durmaya devam edeceksiniz. Bu yüzden iktidar vekillerine seslenmenin bir manası yok. Münasebetiyle yeni bir Alicengiz oyununun kesimi olan seçim maddesine dair değişikliklerin neden yapılmak istendiğini sizden hesap soracak olan yurttaşlarımıza anlatacağım.

Seçimi seçim olmaktan, yargıçları hakem olmaktan çıkarmak için maddeyi değiştirmek istiyorlar.
Zira onlar için sandık halkın menfaatlerini müdafaaya, gözetmeye talip olma yeri değil.
Güçlerini cürüm iştirakinden devşirip, şahsî menfaatleri için bu kadar güçlü kaynakları olan bir ülkeyi yoksulluğa ve sefalete mahkûm ediyorlar. Seçimleri de halka karşı işledikleri bu kabahatlerine meşruiyet sağlamanın aracı olarak gören bir zihniyete sahipler. Ve korkuyorlar.

İşledikleri kabahatlerin cezasını bildiklerinden, bu ülkedeki dürüst ve mert insanların varlığının, kötülere cehennem olduğunu bildiklerinden çok korkuyorlar.

Bu yüzden seçim kanunuyla da gerekirse öbür kanunlarla da oynarlar. Buna mecburlar.
Zira onlar için kanun yapmak cürüm işlemeyi legalleştirmek demek.

İçişleri Bakanı’na Sedat Peker göndermesi

Düşünsenize mafya dedikleri adam içişleri bakanının bulaştığı cürümleri ifşa ediyor. Bu nizam içerisindeki herkesin gırtlağına kadar suça, yolsuzluğa, hırsızlığa batmış olduğunu anlatıyor.

İşçiler günden güne eriyen taban fiyatla nefes almaya çalışırken, kendileri ve yandaşları on binlerce liralık üçer beşer maşlar alıyor. Beşerler yoksulluktan intihar ederken, soğuktan meskenlerinde ölüyorken, sarayın yalnızca ışıkları için her ay milyonlarca lira ödeniyor. Prestijleri, otomobilleri, ışıkları, konutları; bu ülkenin çocuklarının açlığından, yurttaşların canından çok daha kıymetli bunlar için. Yolcu ve geçiş garantili havalimanları, köprü ve otoyollarla sürdürülebilir soygun nizamı devam etsin istiyorlar. Yurttaşların vergilerinden her ay milyonlarca lirayı yandaş şirketlere aktarmaya devam ederlerken halk ucuz ekmek kuyruğunda beklemeye devam etsin istiyorlar. Gençleri geleceksiz ve umutsuz bırakmaya; ağaçlarımızı kesmeye, derelerimizi kurutmaya devam etmek istiyorlar. Ezcümle, Türkiye Cumhuriyeti bir hukuk devleti olsaydı mahpusta, eşitlikçi adil bir cumhuriyet olsaydı siyasetin çöplüğünde olmaları gerekenler maalesef iktidarda.

“Yasayı istediğiniz üzere değiştirin”

Başta da dedim ya artık işiniz bitti. Sizi siyasetin çöplüğüne göndereceğiz. Yıllardır uyguladıkları şiddete, baskıya, zulme karşın kendilerine boyun eğmeyen milyonlarla birlikte göndereceğiz.
İktidarın karanlığa boğduğu sokakları aydınlatan bayanlarla; gökkuşağının her renginden, her kimliğinden LGBTİ+’larla; her Nevruz’da yeni bir umut ateşi yakan Kürtlerle; okullarından hukuksuzca atıldıkları halde bilim üretmeye devam eden hocalarımızla; üniversitelerinin işgal edilmesine direnen gençlerle; beyaz yakalısıyla, kuryesiyle, fabrikada çalışanlarıyla emeğinin sömürülmesine isyan eden tüm işçilerle; vücutları ve ruhları vahşice sömürülen göçmenlerle; pandemi boyunca her türlü fedakarlığı yapan, lakin bugün ülkeden gönderilmeye çalışan doktorlarımızla; polis ve jandarma şiddetine karşın ağacını, tabiatını, deresini müdafaaya çalışan halkımızla birlikte sizi iktidardan göndereceğiz. Maddeyi istediğiniz üzere değiştirin, biz yan yanayız, güçlüyüz ve hesap sormaya geliyoruz.
Sizin bölümünüz bitti.

Ahmet Şık’tan iktidara Seçim Kanunu yansısı: Maddeyi istediğiniz üzere değiştirin, biz yan yanayız, güçlüyüz ve hesap sormaya geliyoruz