Bakan Ersoy’dan ‘Haçlı Seferleri’ savı: İslam’ın en süratli yayılan din olmasından rahatsızlar

Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy, İslam’ın dünyanın en süratli yayılan din olduğunu belirtip “Bundan da çok rahatsızlar ve her yolu deneyerek bu rahatsızlıklarını ortaya koyuyorlar” dedi.

Kültür ve Turizm Bakanlığı ile Cumhurbaşkanlığı Bağlantı Başkanlığı’nın desteklediği, Yürütme Heyeti Başkanlığı’nı Radyo, Televizyon ve Üst Kurulu’nun (RTÜK) üstlendiği, tertibini ise Diyanet İşleri Başkanlığı, Erciyes Üniversitesi ve Ankara Bilim Üniversitesi’nin yaptığı 2. Memleketler arası Medya ve İslamofobi Forumu, ATO Congresium’da başladı.

Cumhuriyet’in haberine nazaran programın açılış konuşmasını yapan isimlerden Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy, birinci haçlı seferinin üzerinden 926 yıl geçmesine karşın o günden sonra seferlerin meydanda ve masada da daima devam ettiğin öne sürdü.

Göz Atın

Trt Frekans Güncelleme Nasıl Yapılır? TRT Neden Açılmıyor?

Gökhan Tombak’ı Kim Silahla Vurdu?

“İlk haçlı seferinin üstünden 926 yıl geçti. O günden sonra meydanda da masada da o seferler daima devam etti. Ettikçe de hüsranları büyüdü. Bugün karşılarında 2 milyara yaklaşan nüfusuyla bir İslam dünyası dimdik durdu” diyen Ersoy, “Üstelik İslam bütün iftiralara milyarlarca euro ve dolar harcanarak siyasetten sanata her şeyin alet edildiği algı idaresine karşın bugün de dünyanın en süratli yayılan dinidir. Bundan da çok rahatsızlar ve her yolu deneyerek bu rahatsızlıklarını ortaya koyuyorlar. Medya bu işin neresindedir sorusunun karşılığı ise son olarak Ukrayna’da yaşanan savaşın acısı üzerinden bir sefer daha gördük” diye konuştu.

Ersoy kelamlarını şöyle sürdürdü:

“Öne süreceğimiz her fikrin hayata geçirilmesi İslam dünyasının birliğinin gücüyle mümkündür”

“Hiçbir palavra, hiçbir iftira bizi biz olmaktan vazgeçiremez, özümüzden ve değerlerimizden koparamaz. En kıymetli etkiyi sağlayacak öge İslam dünyasının birliği ve beraberliği olacaktır. Öne süreceğimiz her fikrin hayata geçirilmesi bu birliğin gücüyle mümkündür. Bu güç yalancıları doğruya mecbur etme potansiyelini de taşımaktadır. Son olarak medyanın karşısında medyayla durmanın, taraflı ve yanlış içeriklerin karşısında yanlışsız ve tarafsız içerik üretimiyle gayret etmenin sonuç getireceğini farklı örnekler üzerinden az ya da çok deneyim ettik. Yalnızca televizyonları ve gazeteleri değil, bilhassa günümüzde dijital dünyayı, oyunlardan toplumsal medyaya uzanan geniş mecrayı en uygun biçimde kullanmak bir mecburilik haline gelmiştir.”