CHP Sözcüsü Öztrak: Size Taliban’ı legalleştirme vazifesini kim verdi?

CHP Sözcüsü Faik Öztrak, Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Lideri Recep Tayyip Erdoğan’ın Taliban ile ilgili açıklamalarına ait, “Taliban’ı legalleştirmeye kalkıyor. Allah aşkına! Size Taliban’ı yasallaştırma vazifesini kim verdi? Askerimiz Taliban’a dayanak için orada olacaksa, sanki kime karşı olacak? Yanlış yapıyorsunuz! Size düşen Afganistan’da taraf olmak değildir. Taliban şakşakçılığından yarar gelmez” ihtarını yaptı.

TIKLAYIN – CHP’den Cumhurbaşkanlığı tercümanının Atatürk sansürü hakkında açıklama: Hâlâ birtakım güdük beyinler, Atatürk’ü yok sayarak, onun büyüklüğünü karartabileceklerini sanıyorlar

İzmir’de basın toplantısı düzenleyen Öztrak’ın açıklamaları şöyle: 

Göz Atın

Trt Frekans Güncelleme Nasıl Yapılır? TRT Neden Açılmıyor?

Gökhan Tombak’ı Kim Silahla Vurdu?

“20 yılda yanan kadar ormanımız iki haftada yandı”

Devlet idaresindeki kriz; gün geliyor canımızı alıyor, gün geliyor malımıza çöküyor, gün geliyor geleceğimizi çalıyor, gün geliyor devletimizin namusu olan hudutlarımızı tehdit ediyor. Gören gözler, hisseden kalpler için apaçık kanıtlar ortada. Son bir ayda yaşadıklarımıza bir bakın… Bir yanda; kendi şatafatı ve kelamda prestiji için 13 uçaklık filo kuran, öteki yanda; ülkesinin güzelim ormanları için devlete tek bir yangın söndürme uçağı bile almayan, himayesindeki Türk Hava Kurumu’nun ‘ateş kuşlarını’, hangarlarda çürüten bir kibir abidesi var. Sonuç; 20 yılda yanan kadar ormanımız, iki haftada yanıyor. Sekiz yurttaşımız, alevlerde can verdi. Yunanistan’da da orman yangını oldu. Yangın helikopterlerini hazır edemeyen kumandan, yangınlara vaktinde müdahale edemeyen bakan yardımcısı, çıktı istifa etti. Yetmedi, Yunan Başbakanı; Yunan halkından ziyanları engelleyemediği için özür diledi. Erdoğan ve hükümeti ise geçtik özür dilemeyi, bir yanda ‘yangınla gayrette en başarılı biziz’ diye caka satarken, öbür yanda on parmaklarında on kara, suçlamadıkları kimseyi bırakmadılar. Kayıplarımızdan ötürü, ne Erdoğan’ın, ne de hükümetinin yüzü kızardı. Ölen öldüğüyle, yanan yandığı ile kaldı.

“Dere yatağıyla oynayanlara ne yapacaksınız “

Erdoğan sen, ben bizim oğlan; topladığı besleme kalemlerin çanak sorularına, evvelce hazırlanıp, geriye asılmış karşılıkları okuyor. ‘Dere yatağıyla oynamışlar’ diyor. Kim oynamış? Bu ülkede hükümet kim? Bu memleketi kim yönetiyor? Beyefendi kimi, kime şikâyet ediyorsunuz? Dere yatağıyla kim oynadı? Buna kim göz yumdu? Dere yatağıyla oynayanlara ne yapacaksınız? Sorumluları yargıya teslim edecek misiniz? Elbette hiçbir şey yapmayacaksınız. Ölen öldüğüyle, kalan da acısıyla kalacak. İş ABD Lideriyle görüşmeye gelince, ‘illa Dışişleri yetkilisinin olması mı lazım, ben var mıyım orada, Dışişleri kime bağlı, bana bağlı’ diye afra tafra yapacaksın lakin iş, ormanlardaki yangınları söndüremeye gelince, ‘itfaiyeleriniz neredeydi’ diyerek, belediyelerimizden hesap sormaya kalkacaksın. Sel felaketine uğrayan yerlerde de ‘dere yatağıyla oynamışlar’ diyerek havaya bakacaksın. Beyefendi siz milletin üstüne çay paketi atarken, bizim belediyelerimiz, Genel Başkan’ımızın direktifleriyle yangına su atıyordu. İstanbul’dan, Ankara’dan, Tekirdağ’dan, Mersin’den, Adana’dan yurdun dört bir yanından tüm belediyelerimiz, Antalya’ya, Muğla’ya yanan ormanlar için yardıma koştu. 267 araç 792 çalışanla yangın söndürmeye dayanak verdi. Felaketzedelere; içme suyu, besin, hayvan yemi/maması, taşınabilir mutfak TIR’ları, beyaz eşya, mesken eşyası, kıyafet ve çeşitli materyaller gönderdiler. Belediyelerimiz birebir halde, sel felaketinin yaralarını sarmak için de canla başla çalıştılar.

“13. Cumhurbaşkanımızı seçtiğimiz vakit birlik olacağız”

‘Biz ne vakit birlik olacağız’ diye soruyor. Yanıt çok kolay. Türkiye’nin varlığını ve birliğini temsil edecek, tarafsızlık yeminine sadık kalacak, 84 milyonu kucaklayacak, öfke ve nefretle değil, herkesle sevgi ve nezaket lisanıyla konuşacak, 13. cumhurbaşkanımızı seçtiğimiz vakit. Merak etmesin. Allah’ın müsaadesiyle, milletimizin teveccühüyle, birlik ve dirliğimizin sağlanacağı, milletimizin bahtının açılacağı, o günlere az kaldı.

• TIKLAYIN – Erdoğan: Taliban yöneticilerinin yaptığı itidalli ve ölçülü açıklamaları bizler de memnuniyetle karşılıyoruz
• TIKLAYIN- Erdoğan: Türkiye, Avrupa’nın mülteci ambarı değil
• TIKLAYIN – Kılıçdaroğlu: Namazdan çıkıyorsun, avluda küfür kıyamet; milletin aklıyla, bedelleriyle, alay eden sensin Erdoğan!

“Taliban’a yağcılık yapmak hata değil”

Bu ülkede, ‘128 milyar dolar nerede’ diye pankart asmak cürüm olmuştu. Artık de ‘sınır namustur’ diye pankart asmak cürüm oldu. Lakin baş koparan, bayanları köleleştiren, hukukumuza nazaran hala terörist olan, Taliban’a yağcılık yapmak cürüm değil. Aylardır genç Afgan erkeklerinden oluşan taburlar, son derece nizamlı, son derece organize bir halde, akın akın ülkemize geliyor. Milletimiz sesini yükseltene, Genel Başkan’ımız bu işgale sert reaksiyon gösterene kadar, Erdoğan bu organize işgal teşebbüsüne sessiz kaldı. Beyefendi artık yavaş yavaş, pabucun değerli olduğunu anlamaya başladı. Birkaç gün evvel, ‘finansı âlâ yönettiğimiz için mültecileri almaya devam edeceğiz’ derken, dün çıktı, ‘Türkiye’nin Avrupa’nın mülteci ambarı olmak üzere bir misyonu, sorumluluğu, mecburiyeti yoktur’ deyiverdi. Bel kıran çark bu değildir de nedir? Geçmiş olsun. Adama ‘Badel harabül Basra’ derler. Yani milyonlarca sığınmacı ülkemize geldikten sonra, Basra harap olduktan sonra… Bir de dün çıkmış, ‘düzensiz göçmenlerin huzursuzluk yarattığının farkındayız’ diyor. Akşam yemeğinden sonra günaydın. Siz bu insanların akın akın ülkemize gelmemesi için gelenlerin huzursuzluk yaratmaması için ne yaptınız? Siz tüm sorunlarda olduğu üzere sığınmacı problemini yönetemediniz, o vakit da huzursuzluk çıkar. Türkiye Erdoğan hükümetlerinin yanlış hesap ve siyasetleri sayesinde dünya üzerinde en fazla sığınmacı ve göçmene mesken sahipliği yapan ülke oldu. 2016’da; 6 milyar Avro karşılığında, Türkiye’yi Avrupa’nın göçmen ve mülteci gettosu yapmak için Avrupa Birliği’yle el sıkışan; Genel Liderimiz değildi, CHP de değildi. Sizdiniz siz, Sayın Erdoğan.

“Çarkın bu kadarına da pes”

Artık birtakım Alman milletvekilleri, ‘parayı biz verdik” diyerek, bu sorunlarda, toplumsal medyadan ahkâm kesip, rahat rahat küstahlık yapabiliyor lakin nedense hükümetin gıkı çıkmıyor. Zira parayı veren, hakikaten düdüğü çalıyor. Avrupa, Türkiye’yi bir mülteci ambarı üzere kullanıyor. Hükümetin yaptığı üzere sığınmacıları, mültecileri denetimsiz biçimde almıyor. Birincinin iktisadının, toplumsal istikrarlarının kaç mülteciyi taşıyabileceğine karar veriyor. ‘Benim vatandaşlarımın güvenliğini ve rahatlığını önceliklidir’ diyor. Alacaklarına sıkı bir güvenlik denetimi uyguluyor. Terör, uyuşturucu üzere güvenlik sorunu olanları hiç almıyor. Avrupa’ya ahenk sağlayamayacakları da almıyor. Avrupa, meslek sahibi olanları, parası olanları, ahenk sağlayacakları seçiyor, kalanları da bize yani Türkiye’ye bırakıyor. Avrupa bunları yaparken, Erdoğan son on yılda ne yaptı? Hudutlarımızı sonuna kadar açtı Suriye’ye açık kapı siyaseti uyguladı. Gelenleri kentlerimize sahipsiz bir biçimde gönderdi. Kentlerimizde Suriyeli gettoları oluştu. Gelenler işverenler için ucuz işgücü, mafya ve çeteler için insan kaynağı, terör örgütleri için eleman deposu oldu. Erdoğan sığınmacılar ile bu ülkenin yurttaşlarını ucuz işçilikte ve yoksullukta eşitledi. Tüm bunların üzerini de ‘ümmet kardeşliği’, ‘muhacir-ensar’ laflarıyla örtmeye çalıştı fakat günün sonunda bu lafların milletin karnının doyurmadığını gördü. Artık çıkmış, ‘Türkiye’ye toplumsal ahenk sağlayamayan Suriyelileri, kendi ülkelerindeki güzelleşmeye paralel halde, meskenlerine döndürmeye yardımcı olmak da sorumluluğumuzun gereğidir’ diyor. Çarkın bu kadarına da pes…

“Taliban’ı legalleştirme vazifesine size kim verdi?”

Taliban’ın Kabil’e süratle girmesiyle birlikte, Erdoğan’ın Biden ile zımnî gizli yürüttüğü, Kabil Havalimanı’na Mehmetçiğimizi nöbetçi yazdırma planı şimdilik suya düştü. Lakin BOP Eş Lideri Erdoğan, hâkim güçlerin Afganistan’daki taşeronluğunu kapmak için, hayli çok kararlı görünüyor. Hukukumuza nazaran Taliban hala terörist bir örgüt. Son 20 yıldır, Taliban’a karşı kurulan koalisyonda yer alan, Taliban’ı terör örgütü ilan eden, Taliban başkanlarının mal varlığına el koymak için, TBMM’den yasalar çıkaran Erdoğan’ın teröristlerle el sıkışmak için gösterdiği heyecan da neyin nesi? Bu ne perhiz bu ne lahana turşusu… Erdoğan, sokakta infaz yapan, bayanları köle eden Taliban ile temas kurabilmek için çırpınıyor. ‘Birbirimizi anlarız’, ‘Taliban’ın inancıyla alakalı karşıt bir yanımız yok’, ‘Liderleriyle görüşebilirim’ diyebiliyor. ‘Türkiye’nin Afganistan’daki askeri varlığı yeni idarenin memleketler arası alanda elini güçlendirir’ diyerek, Taliban’ı yasallaştırmaya kalkıyor. Allah aşkına. Size Taliban’ı legalleştirme vazifesini kim verdi? Askerimiz Taliban’a dayanak için orada olacaksa, sanki kime karşı olacak? Sizi bir kez daha uyarıyoruz: Yanlış yapıyorsunuz. Size düşen Afganistan’da taraf olmak değildir. Taliban şakşakçılığından yarar gelmez. Türkiye tüm Afgan halkını kucaklamalıdır. Fakat o vakit sorunun tahliline katkımız olur. Erdoğan hem milletimizin aklıyla alay ediyor. Hem de Taliban’ın gadrine ve zulmüne uğramış, tüm Afganların kalbini kırıyor. 648 askerimiz hala Afganistan’da. TBMM, NATO vazifesi kapsamında, Mehmetçiğimizin Afganistan’a gitmesine müsaade vermişti. NATO’nun buradaki misyonu, 1 Eylül’de resmen bitiyor. TBMM’nin hükümete verdiği müsaade de 1 Eylül’de fiilen sona eriyor. Taliban da ‘1 Eylül’e kadar askerlerinizi çekin’ diyor. Artık daha fazla oyalanmayın. 648 askerimizi ülkemize sağ salim geri getirin. Aksi halde Mehmetçiğimizin burnu kanarsa, sorumlusu siz olacaksınız.

“Korkunun ecele yararı yok”

Bugün, Erdoğan cuma namazı çıkışında cami önünde tekrar birtakım açıklamalar yapmış. Çaresizlik çukuru içinde debelenen siyaseten söyleyecek kelamı kalmayan Erdoğan, burada yeniden Sayın Genel Başkan’ımıza hakaretlerde bulunmuş. Esasen tek bildikleri saldırmak, hakaret etmek… Kendisini hakaretleriyle baş başa bırakıyoruz ancak şunu da söz etmeden geçmeyelim. Bu lisan, korkusunu bastırmak için mezarlıkta ıslık çalanların lisanıdır. Lakin siyasi ömrünü tamamlamış bu zevat için endişenin ecele yararı yok.”

Öztrak, basın mensuplarından gelen sorulara da karşılık verdi.

28 Şubat davasındaki gelişmelerle ilgili değerlendirmesi istenen Öztrak, “Millet iradesi üzerinde hiçbir iradeyi kabul etmeyiz. Hiçbir müdahalenin yanında, yakınında olmayız. Bu süreçte soruşturmayı başlatan savcı, meslekten ihraç edilmiş. Kararı veren yargıçlar içinde FETÖ’den mahkum olan var. Bu türlü bir yapıda ortaya çıkan cezaların tatbik edilme noktasına gelmesi milletin vicdanını yaralar. Onun için bu dava tekrar başlatılmalıdır” dedi.

HDP ile ittifak olup olmayacağına ait soruya Öztrak, “Baştan beri söylüyoruz. CHP’nin içinde olduğu Millet İttifakı’nın kimlerle bir arada olduğu belirlidir. Bu ittifak iktidara yürüyor. Biz bu işlerin düzgün gitmediğini gören AK Partili kardeşlerimizin de başka tüm partideki yurttaşlarımızın da oylarına talibiz” dedi.

Erdoğan ile Biden ortasında Afganistan konusunda muahede yapıldığı savlarının delili olup olmadığına yönelik soruya Öztrak, “Biden bu son dorukta, bu mevzuyu Avrupa’nın birçok ülkesiyle görüşmüş. Ülkelerin yöneticileri açıklıyor. ABD Dışişleri Bakanı Sözcüsü’nün ‘Biden, en üst düzeylerde görüşmelerde bulundu.’ Afgan göçünün görüşülmemesinin mümkün olmadığını düşünüyorum. Deliller ortada. Deliller, ABD kurumlarının web sayfaları ve öbür ülke önderlerinin yapmış olduğu açıklamalar” cevabı verdi.