CHP’den Ziya Selçuk’un Ulusal Eğitim Bakanlığı’ndan istifa etmesi hakkında açıklama: Bakan değişikliği problemleri tahlile ulaştırmaz

Ankara kulislerinde bir müddettir vazifeden alınacağı ve ‘yetkisizlik’ten yakındığı, birtakım tarikat ve cemaatlerin bakanlıktaki faaliyetlerinden rahatsız olduğu konuşulan Prof. Dr. Ziya Selçuk,  Milli Eğitim Bakanlığı vazifesinden istifa etti.

Selçuk’un istifasını kıymetlendiren CHP Eğitim Siyasetlerinden Sorumlu Genel Lider Yardımcısı Lale Karabıyık, “Anlayış değişmezse, Bakan değişikliği meseleleri tahlile ulaştırmayacaktır” dedi. AKP iktidarı periyodunda 8 sefer Ulusal Eğitim Bakanı’nın değiştiğini ve bakanların ortalama ömrünün 32 ay olduğunu açıklayan Karabıyık, “Eğitim adeta AKP’nin deneme tahtasına dönüştürülmüştür. 83 milyonun yaşadığı bir ülkede eğitim sisteminde yapılacak değişiklikler, ıslahatlar büyük bir toplumsal uzlaşıyla ve büsbütün pedagojik münasebetlerle yapılması gerekirken eğitim bilimcilerin görüşleri önemsenmeden, bilimsel temellerden mahrum bir formda hayata geçirilmiştir” dedi.

TIKLAYIN – Ulusal Eğitim Bakanı Ziya Selçuk istifa etti; yerine Prof. Dr. Mahmut Özer atandı!

Göz Atın

Trt Frekans Güncelleme Nasıl Yapılır? TRT Neden Açılmıyor?

Gökhan Tombak’ı Kim Silahla Vurdu?

Karabıyık, “Siz gereksinim duyulan öğretmen atamalarını yapmazsanız, müfredatı iyileştirmezseniz, yetersiz olan MEB bütçesinde artış yapmazsanız, MEB’in önceliği öğrencilerin azamî faydası değil siyasi beka olursa, eğitimi gelecek jenerasyonları ideolojik olarak şekillendirme anlayışı değişmediği sürece bakan değişiklikleri tahlil olmayacaktır” değerlendirmesini yaptı.

CHP Eğitim Siyasetlerinden Sorumlu Genel Lider Yardımcısı Lale Karabıyık, Ziya Selçuk’un Ulusal Eğitim Bakanlığı’ndan istifa etmesi ve yerine Prof. Dr. Mahmut Özer’in atanması üzerine yazılı açıklama yaptı.

Karabıyık’ın açıklaması şöyle:

 “Eğitimde yeni sorun alanları ortaya çıktı”

“Milli Eğitim Bakan Yardımcısı Prof. Dr. Mahmut Özer, Ulusal Eğitim Bakanı olarak atandı fakat anlayış değişmez ise, bakan değişikliği problemleri tahlile ulaştırmayacaktır. Eğitim sistemimiz 2002 yılından bu yana Cumhuriyet devrinin genel siyasetlerinden ve anlayışından farklı bir modele gerçek uzun erimli bir siyasetle evrilmiştir. Geride kalan 19 yılda tekraren sistem ve bakan değişmesine karşın eğitim alanında var olan sıkıntılar çözülememiş, ayrıyeten yeni sorun alanları ortaya çıkmıştır.

 “Milli Eğitim Bakanlarının ortalama vazife mühleti 32 ay”

Eğitim uzun erimli planlama ve siyaset gerektiren bir alandır. AKP iktidarı periyodunda genel olarak anlık müdahalelerle sıkıntılar çözülmeye çalışılmaktadır. Bu devirde Ulusal Eğitim Bakanlarının ortalama misyon mühleti 32 ay olmuştur.

 “Eğitim ile ilgili kararlar kim tarafından alınıyor aşikâr değil”

Burada Ulusal Eğitim Bakanlığı’na paralel bir bakanlık üzere hareket eden ‘Saray Komisyonu’ nu unutmamak gerek. Eğitim ile ilgili kararlar kim tarafından alınıyor muhakkak değil. Hatta Cumhurbaşkanlığı içindeki eğitim konseyi paralel bir bakanlık üzere hareket etse de gerçekte işleyiş bu türlü dahi değil; birbiri ile anlaşamayan iki farklı oluşum var. AKP devrinde gelinen noktada eğitim, kendi ortalarında bile hiçbir hususta ortaklaşamayan iki farklı yapının çatışmasında bir sistemsizliğe dönüşmüştür.

Her şeyden evvel, MEB’i kim yönetiyor, Bakan mı, Saray’daki Eğitim ve Öğretim Siyasetleri Konseyi mu, AKP Genel Lideri ya da ailesi mi, vakıflar mı? Kim?

 “Eğitim AKP’nin deneme tahtası oldu”

 Bu sistemsizlikle geçen 19 yıllık süreçte toplumun muhtaçlıklarını karşılayacak eğitim siyasetleri geliştirilememiştir. Bakanlık yetki ve iradesini kısmen vakıf-derneklere teslim etmiştir. Tüm eğitim paydaşlarının görüşlerini almak yerine ‘ben yaptım oldu’ siyaseti uygulanmıştır. Eğitim adeta AKP’nin deneme tahtasına dönüştürülmüştür. 83 milyonun yaşadığı bir ülkede eğitim sisteminde yapılacak değişiklikler, ıslahatlar büyük bir toplumsal uzlaşıyla ve büsbütün pedagojik münasebetlerle yapılması gerekirken eğitim bilimcilerin görüşleri önemsenmeden, bilimsel temellerden mahrum bir formda hayata geçirilmiştir.

 2002 yılında iş başına gelen ve 19 yıldır tek başına ülkeyi ve münasebetiyle Ulusal Eğitim Bakanlığını yöneten AKP iktidarı öğretim programları başta olmak üzere, sistemin bütünlüğü, teşkilat yapılanması ve eğitim mevzuatlarında sayısız düzenlemeleri ‘emrivaki’ bir formda yapmış ve istenilen sonuç alınamamış, eğitim sistemi bir yapboza dönmüştür.

“Bakan değişikliği yetmez”

Eğitim sistemi üzerindeki siyasi abluka, eğitim bütçesindeki daima azalma eğilimi, liyakatsiz atamalar, vakıf ve derneklerin eğitim alanında karar verici noktaya gelmesi, toplumun bir kesitinin yok sayılması bu alandaki başarısızlığın en değerli nedenleridir.

Vazifeye başlayan yeni Bakan’ın vazifesinin güzel olmasını diliyorum. Fakat şunu unutmamak gerek: Eğitim alanında başarılı olmak için Bakan değişikliği yetmeyecektir. Bunu 19 yıllık AKP iktidarında 8’inci sefer yaşamaktayız. Siz muhtaçlık duyulan öğretmen atamalarını yapmazsanız, müfredatı iyileştirmezseniz, yetersiz olan MEB bütçesinde artış yapmazsanız, MEB’in önceliği öğrencilerin azamî faydası değil siyasi beka olursa, eğitimi gelecek kuşakları ideolojik olarak şekillendirme anlayışı değişmediği sürece Bakan değişiklikleri tahlil olmayacaktır. Ki AKP’nin siyasi bekası, gelecek jenerasyonları ideolojik olarak şekillendirmektir.” (ANKA)