Erdoğan’dan muhalefet partilerinin mutabakatına gönderme: Diğer türlü toplantılar

Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Lideri Recep Tayyip Erdoğan altı muhalefet partisinin uzlaştığı mutabakat için “Biz fikrin, inancın, niyetin gayretini verenlerin akabinde gidenlerle toplantı yaparken, bir öteki tarafta da öbürleri diğer türlü toplantılar yapıyorlar” dedi.

 

Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Lideri Recep Tayyip Erdoğan, Şule Yüksel Şenler Vakfı’nın düzenlediği “Şule Belgeseli 28 Şubat Özel Programı”nda konuştu. Bianet’in haberine nazaran Erdoğan’ın gündeminde CHP, YETERLİ Parti, Saadet Partisi, Demokrat Parti, Gelecek Partisi ve DEVA’nın imzaladığı ortak mutabakat vardı.

Erdoğan altı muhalefet partisinin ortak yaptığı toplantıya gönderme yaptı.

“Milletimiz meşum günlerde dik duranlarla, darbeye ve darbecilere alkış tutanları asla unutmamıştır, unutmayacaktır. Bu millet, darbecileri ve darbeye takviye verenleri evvel sandıkta, akabinde da maşeri vicdanda mahkum etmiştir” diyen Erdoğan, şöyle devam etti:

“Bizler, siyaset kurumunun ne manaya geldiğini gösterdik”

“Biz bugün burada fikrin, inancın, niyetin gayretini verenlerin akabinde gidenlerle bu toplantıyı yaparken, bir öteki tarafta da diğerleri başka türlü toplantılar yapıyorlar. Ama bizler, siyaset kurumunun ne manaya geldiğini gösterdik ve göstermeye devam edeceğiz. Az evvel, ‘Şule’ belgeselinde de izlediğimiz üzere bu ülkede demek ki bu bağımsızlık uğraşını fikrin, niyetin, inancın verenler olduğu üzere maalesef bunun tam aksinin çabasını verenler var. Kıyamete kadar da olacak, bunu da bilelim. Ama bunlar böyledir diye biz yolumuzdan hiçbir vakit geri duramayız. Ve birebir halde yolumuza devam edeceğiz.”

“Millet iradesine kastedenler milletin vicdanı yanında tarihte birinci defa hukuk önünde de vermek zorunda kalmışlardır”

“Unutmayalım, siyaset kurumu 12 Eylül ve 28 Şubat müdahalesinin aktörlerinin hak ettikleri cezalara çarpıtılması için bizim devrimizde üzerine düşen sorumluluğu layıkıyla yerine getirmiştir. Millet iradesine kastedenler işledikleri hataların hesabını, milletin vicdanı yanında tarihte birinci sefer hukuk önünde de vermek zorunda kalmışlardır. Böylelikle Türk demokrasisi rüştünü ispat ederken, siyaset kuruluşu de 1960’tan beri süregelen bir burukluğundan kendini kurtarmıştır.”