İzmir Barosu, Buca Cezaevi’nin yıkım ihalesinin iptali için dava açtı

İzmir Barosu, yıkımı süren Buca Cezaevi’nin ihalesinin iptali ve yürütmenin durdurulması istemiyle dava açtı. Baro,  Buca Cezaevi’nin yıkımının toplum sıhhati gözetilmeksizin kanuna alışılmamış bir biçimde yapıldığını belirtti. Buca Cezaevi yıkımının başlaması ile birlikte “asbest” savları geçtiğimiz günlerde gündeme gelmişti.

Gazete Duvar’da yer alan habere nazaran,  İzmir Bölge Adliye Mahkemesi önünde toplanan avukatlar, Buca Cezaevi’nin yıkımı ve asbest”  argümanlarıyla ilgili açıklamada bulundu.

Açıklama öncesi konuşan İzmir Barosu Lideri Avukat Özkan Yücel, uzun yıllar faaliyet gösteren Buca Cezaevi’nin asbest konusunda hiçbir tedbir alınmadan ve denetim yapılmadan yıkımına başlandığını söz ederek, “Yakın vakit evvel İzmir bir zelzele felaketi yaşadı. Çok sayıda bina ağır hasarlı. Çok sayıda bina yıkıldı. Bütün bu binaların kaldırılması konusunda da asbest konusunda da kâfi tedbirler alınmadığı biz biliyoruz. Bu nedenle hem buna dikkat çekmek hem de cezaevi yıkımına ait alınan ihale kararı ve yıkım kararının iptali için dava açıyoruz” dedi.

Göz Atın

Trt Frekans Güncelleme Nasıl Yapılır? TRT Neden Açılmıyor?

Gökhan Tombak’ı Kim Silahla Vurdu?

Etraf Mühendisleri Odası İzmir Şubesi ismine konuşan Selma Akdoğan ise, zelzele sürecinde ve kentsel dönüşüm uygulamalarında da berbat örneklerle çok karşılaşıldığını belirterek, “Eski yapılarda asbestin bulunması yüksek ihtimal. Bu nedenle, yıkım öncesi asbeste ait bir tespit raporunun hazırlanması, yıkım etabında ilgili yönetimlere sunulması gerekiyor” diye konuştu.

“Bölge halkının sıhhati hiçe sayılmaktadır”

Konuşmaların akabinde İzmir Barosu Kent ve Etraf Komitesi üyesi Avukat Tuğçe Berber hazırlanan ortak açıklamayı okudu. 1959 yılında inşa edilen ve bir mühlet evvel boşaltılarak yıkımına karar verilen Buca Cezaevi binasının, tartışmalı ve şaibeli bir ihale sürecinin akabinde yıkıldığını belirten Berber, şunları söyledi;

“Öğrenebildiğimiz kadarıyla ihalesi 4 Mart’ta yapılıp 5 Mart sabahında da hiçbir tedbir almaksızın yıkım süreçleri başlatılmıştır. Lakin tekrar yaptığımız tespitlere nazaran yıkım esnasında asbest ve başka zehirli unsurlara ait hiçbir çalışma yapılmamış yıkım ihalesinde de asbest denetimine ait bir hususa yer verilmemiştir. Gerçekten 63 yıllık binanın inşa edildiği periyottaki teknoloji ve kullanılan materyallerin niteliği gereği asbest içerdiğinden kuşku yoktur. Böylesine eski bir binanın içerebileceği zehirli hususlar düşünülmeksizin hiçbir tedbir alınmadan adeta ‘yangından mal kaçırırcasına’ başlayan bu yıkımla, hem alanda çalışan emekçilerin hem de bölge halkının sıhhati hiçe sayılmaktadır.”

“Usulsüzlük silsilesi haline gelen yıkıma dava açıldı”

25 Ocak 2013 yılında yayımlanan “Asbestle Çalışmalarda Sıhhat ve Güvenlik Tedbirlerine Ait Yönetmelik” uyarınca alınması gereken onlarca tedbir alınmadan gerçekleştirilen bu yıkım devam ettiği sürece kanser riskinin de dalga dalga yayılacağını söyleyen Berber, “Sağlık istikametiyle başlı başına bir tehdit olan bu yıkıma ait ihale sürecinin de muğlak olması yıkımın durdurulması için bir öbür sebeptir” dedi.

Şubat ayında yapılan birinci ihale ile ikinci ihale yapılıncaya kadar geçen süreçte inşaat alanından birtakım modüllerin sökümlerinin gerçekleştirildiğinin tespit edildiğine dikkat çeken Berber, Asbest içermesi çok yüksek ihtimal olan bu kesimlerin nereye götürüldüğünün muhakkak olmadığını, ikinci ihaleyi alan firmanın yıkım şartnamesindeki şartları gerçekleştirmeksizin ihalenin alındığı gecenin sabahında yıkıma başladığını tabir etti. Bu yıkımın sürdürülmesinin büyük bir risk olduğunu tabir eden Berber, son olarak şunları söyledi:

“Buca’da yaşayan yurttaşlar her yıkılan tuğlada biraz daha zehirlenmektedir. Bu nedenle, devam etmesi halinde halkın sağlını önemli boyutta tehdit etmeye devam edecek olan bir yıkımın derhal durdurulması mecburidir. İzmir Barosu olarak, kamu kurumları ve şirketlerin rant uğruna bir ortaya gelip halk sıhhatini tehdit eden iş ve süreçlere imza atmasına ve kanunların hiçe saymasına göz yummuyoruz. Usulsüzlük silsilesi haline gelmiş bu yıkımın durdurulması talepli davamızı açmış bulunuyoruz. Bölge halkını ve tüm STK’leri bu hususta hassas olmaya davet ediyor, bu sürecin takibinde birlikte hareket etme davetinde bulunuyoruz.”