Nagehan Alçı: Çok Büyük Bir Felaket Yaşıyoruz Ve Bu Felaketin Sorumlusu Her şeyden Evvel Yanlış Kentleşmenin önünü Açanlar

HaberTürk gazetesi müellifi Nagehan Alçı, Bozkurt, Sinop ve Bartın’daki sel felaketlerine ait olarak, “Çok büyük bir felaket yaşıyoruz ve bu felaketin sorumlusu her şeyden evvel yanlış kentleşmenin önünü açanlar” değerlendirmesini yaptı.

Alçı yazısında, “Bozkurt’ta, Sinop’ta, Bartın’da selin vurduğu yerlerde cansız vücutları bulunanlar ve su baskınlarında kaybolup, hâlâ bir umut arananları aralıksız olarak izliyorum iki gündür. Meyyit sayısı 58 oldu, kayıp ise 77’yi buldu. Bu türlü bir felaket, bu türlü bir acı karşısında ne denebilir? O yıkılan konutlar, o çarpık yapılaşma, o daraltılan su yatağı… Hepsi tabiatın bozulan istikrarının karşısında sorumlu.Böylesine hazırlıksız, yanlış, bozuk bir nizam hayli ölmeye mahkumuz…” tabirini kullandı.

Alçı şunları kaydetti:

“Öte yandan Karadeniz’deki kahredici imajlar maalesef diğer bir şey daha söylüyor. O imajları izlerken gözümün önüne dünyanın farklı yerlerinden manzaralar de geliyor. Mesela Ehr. Almanya’nın batısında Ren Nehri’nin bir kolu olan Aar’ın üzerinde yer alan, şiir üzere hoş, minicik bir belde Ehr. Kartpostallarda resmedilen, pak, güçlü, tertipli bir Avrupa kırsalı. Varlıklı Almanya’nın bu hoş noktasının belediye lideri Dominik Gieler, 23 Temmuz gecesi annesinden son bir ileti almıştı. İletide suların, Gieler’in doğup büyüdüğü meskene hakikat büyük bir süratle geldiğini söylüyor, “Beni kurtar” diyordu anne.Almanya’nın kırsalındaki Ehr’in belediye lideri, sel felaketinin yaşandığı o gece annesinin feryadına koşamadı. Anne sulara kapıldı, cansız vücudu iki gün sonra bulundu. Kentin ise yarıya yakını yerle bir oldu.

Temmuzda meydana gelen selde Almanya’da 180’den fazla, Avrupa genelinde 300’e yakın insan öldü.

Bunları bizdeki ölümlerle kıyaslamamız için yazmıyorum. Çok büyük bir felaket yaşıyoruz ve bu felaketin sorumlusu her şeyden evvel yanlış kentleşmenin önünü açanlar.

Lakin giderek içe kapanan Türkiye’de Karadeniz’deki sel felaketini de yalnızca Türkiye’nin bize mahsus şartlarına ve bize bağlarsak daha çok felaket yaşarız. Küresel olarak büyük bir istikrar sarsılmasının tam ortasında olduğumuzu unutmamalıyız. Bakın üstte Almanya’dan bir örnek verdim. Almanya, Belçika, İtalya, İngiltere’de geçen ay sel nedeniyle yüzlerce kişi öldü.

Global iklim değişikliğini artık marjinal bir husus olmaktan çıkarıp en az iç siyaset kadar şimdiki ve hayati bir sorun haline getirmemiz gerekiyor. Batı dünyası harıl harıl yalnızca bu yıl yaşanan tabiat olayları üzerinden global ısınmayı durdurmayı konuşuyor.

Biz yaşadığımız son hadiseyi yeniden mevcut siyasi kutuplaşma üzerinden birbirimizi yemek için kullanırsak otomatik refleks vermekten öteki bir şey yapmış olmayız ve bu her zamanki üzere hiçbir işe yaramaz.

Tabiat felaketleri dünyanın çok farklı yerlerinde emsal formda yaşanıyor. Bu felaketlere verilen reaksiyonlar ve alınan tedbirler alışılmış ki değerli. Biz bu bahiste zayıfız. Öte yandan bunun kadar bu felaketlerin önlenmesi için ne yapıldığı da değerli.

Bence Türkiye’nin global iklim değişikliğine karşı mihenk taşı kabul edilen Paris Anlaşması’nı 2016’da imzalamış olmasına karşın hala bu muahedenin mecliste onaylanmamış ve hayata geçmemiş olmasını temel eleştirmeliyiz.

Nagehan Alçı: Çok büyük bir felaket yaşıyoruz ve bu felaketin sorumlusu her şeyden evvel yanlış kentleşmenin önünü açanlar