Rami besin çarşısına çevik kuvvet eşliğinde yıkım

İstanbul’un Başakşehir ilçesi Şahintepe Mahallesi’ne taşınmasına karar verilen ve yüksek kiralar nedeniyle Rami Kuru Besin Hali’nin, içinde şimdi dükkanlarını boşaltmayan esnaf olduğu halde bugün Çevik Kuvvet polisi eşliğinde yıkımına başlandı. Esnafın talebi üzerine bölgeye gelen CHP İstanbul Milletvekili Gürsel Tekin, “Yazık günah değil mi, insanları mağdur etmişler. Bağdat’ta savaşı gören bir beşerim. Tam bir Bağdat fotoğrafı. Bomba atılmış üzere baksanıza. Yazık günah, bunlar ulusal servet” dedi. Bir esnaf da “Biz esnafın hali ortada. Hırsız mıyız, PKK’lı mıyız biz” diye reaksiyon gösterdi.

Eyüpsultan’daki Rami Kışlası’nın onarım çalışmaları çerçevesinde, Rami Kuru Besin Hali’nin Başakşehir Şahintepe mahallesinde inşa edilen İstanbul Besin Toptancıları Çarşısı’na taşınmasına karar verilmişti. Yakın vakitte kimi esnafın boşalttığı dükkanlarda yıkım başlatıldı. Çevik Kuvvet’in de bölgeye sevk edildiği görülürken polis ile yıkıma karşı çıkan esnaf ortasında gerginlik yaşandı; gerginlik bir orta arbedeye dönüştü. Bu ortada, esnafın talebi üzerine bölgeye giden Gürsel Tekin de arbedenin ortasında kaldı.

“Başka bir şeyle karşı karşıyayız”

Göz Atın

Trt Frekans Güncelleme Nasıl Yapılır? TRT Neden Açılmıyor?

Gökhan Tombak’ı Kim Silahla Vurdu?

Esnafının meselelerini dinleyen Tekin, halin taşınma kararıyla ilgili şunları söyledi:

“Büyükşehirleri belediyeler yönetir. Belediye liderleri, imar planlarını, altyapı ve trafik ile ilgili kararları onaylar. Fakat ne yazık ki son devirlerde öteki bir şey ile karşı karşıyayız. Burada gariban vatandaşlarımızın birçoklarına diyorlar ki ‘Kayabaşı’nda size yer verdim’. Kayabaşı, Kanal İstanbul’un çabucak yanında. Kanal İstanbul Projesi birebir vakitte sizin Kayabaşı’nı yutarsa ne edeceksiniz? Yutmayacağını söyleyecek biri var mı? Yani buradan Kayabaşı, Kayabaşı’ndan sonra Ardahan’a kadar gidersin.

Yalnızca İstanbul’un hava haritalarına bakın, yerlerimizin, merkezi yerlerdeki yapıların nasıl ranta döndüğünü göreceksiniz. Diyelim ki gereksinimdir, itiraz etmiyorum, olabilir. Fakat gereksinim da olsa buradaki insanların bir isteği alınır ya. Allah için isteği alınır. Gelir, insanların isteğini alırsınız ve istekle beşerler masraf diğer yere. Bu adamlar bu yaşa kadar gelmiş, devlete hiçbir maliyetleri yok. Lakin 24 saat devlete vergi ödemiş bu insanları niçin bu hale sokuyorsunuz?”

“Hırsız mıyız”

CHP’li Tekin’e sıkıntı yanan bir esnaf ise “Alın, esnaf burada bakın. Esnafın hali ortada. Hırsız mıyız biz, PKK’lı mıyız biz? 35 yıldır esnafız biz, yazıklar olsun” dedi.

“Ben bugün bunları hak edecek bir şey yapmadım “

AKP’nin Küçükçekmece ilçesi teşkilatına üye olduğunu belirten esnaf Hüseyin Özbek de bugüne kadar CHP’ye hiç oy vermediğine vurgu yaparak, yaşadıklarını şöyle anlattı:

“15 Temmuz’da 3,5 yaşındaki çocuğumu bırakıp abdestimi alıp yol boyunca havalimanına yürüdüm. Ben bunları bir parti için yapmadım vekilim, ben bunları ülkem, vatanım için yaptım. Bugün olsun, namerdim tekrar yaparım. Lakin ben bugün bunları hak edecek bir şey yapmadım. Kepçelerle başıma dökülsün diye ben burada 35 yılımı harcamadım. Benim babam 3 tane üniversite öğrencisi okuttu. 35 yıl boyunca İstanbul’un kahrını çektik. Türkiye’nin her yerinden eserleri getirip burada İstanbulluya sunduk. Türkiye’nin her yanında esnaflar ortasında bugün Rami’nin yıkıldığı konuşuluyor. Bugün biz mağduruz. Bugün bizim üzerimizde kepçeler çalışmalar yapıyor. Dükkânımdan kasamı çıkartmama müsaade verilmiyor. Zabıta amiri geliyor, beni çocuk azarlar üzere azarlıyor. Benim kimliğimde Türkiye Cumhuriyeti yazıyor. Ben sığınmacı değilim, ben mülteci değilim. Burayı işgal ya da zapt etmiş vatandaş değilim. Yıllarca vergisini ödedim. Dükkanım yıkılıyor ve ben burada bunun ıstırabını çekiyorum. Zabıta gelip bana nasıl ‘Çık lan buradan’ diyebilir. Vekilim, siz neredesiniz? Ben size bir kez bile oy vermedim.

“Ben buraya 5 defa geldim” diyen Gürsel Tekin ile esnaf ortasındaki diyalog şöyle gelişti:

Esnaf Hüseyin Özbek: Bugün ben burada, Eyüp Belediyesi’nin kapısının önünde akşamları bekledim. Bir tanesi gelip ‘Evladım biz bunu halledeceğiz. Siz burada mağdursanız gelip çözeceğiz.’ demedi. Bunu beklerdim. Bunlar yurt dışından gelmiş kaçak mallar değil.

Esnaf: Sayın vekilim buraya geldiniz, burada bir tane yetkili gördünüz mü?

Esnaf Hüseyin Özbek: Vekilim, bizler daha içerdeyken bu süreçlerin yapılması bizim can güvenliğimizin hiçe sayıldığını göstermiyor mu? Vekilim, mahkeme kararı burada, bunu durdurmaya gücünüz yetiyor mu?

Esnaf: Dernek idaresi nerede?

Gürsel Tekin: Buranın bir kısmını Suriyelilere sattılar, bir kısmını devrettiler. Evre alırken adam diyor ki adam yabancı, kime prestij etmiş, sana etmiş ve önemli de para vermiş, artık ne oldu yıkıldı? Kim bu adamlar?

Esnaf: Çalıştırılan yabancıların hepsi vergiden muaf, ben vergi ödüyorum. Burada ikinci sınıf vatandaş muamelesi görüyorum. Çalıştırdıkları elemanların, yabancı diye hiçbirinin sigortası yok.

“Tam bir bağdat fotoğrafı”

Gürsel Tekin: Kasalarını, raflarını bile sökmelerine, kiralayacağı yere bile götürmelerine müsaade vermemişler.

Esnaf: Her şey meydanda, işte söyleyecek bir şey yok.

Gürsel Tekin: Yazık günah değil mi, insanları mağdur etmişler.

Esnaf: Keşke vakit verselerdi.

Gürsel Tekin: Bağdat’ta savaşı gören bir beşerim. Tam bir Bağdat fotoğrafı. Bomba atılmış üzere baksanıza. Yazık günah değil mi, bunlar ulusal servet.

“Malımızı kurtaralım”

Esnaf: Devletten bir şey istemedik. Biraz vakit istedik, depolara koyarız eşyalarımızı. Vali Bey’den, Cumhurbaşkanı’ndan, zat-ı alinizden; 10 gün müddet verin malımızı kurtaralım.

Gürsel Tekin: Buraya 3 ay, 5 ay evvel geldim. 5 ay evvel esnaf arkadaşlarımın taleplerini dinledim ve taleplerini en üst organlara taşıdım. Bu türlü bir tahliye biçimini ne Afganistan’da görebilirsiniz ne de Irak’ta görebilirsiniz. Tahliye ne demektir? Kolluk kuvvetlerinizi gönderirsiniz, dersiniz ki evvel malınızı taşıyın. Mal taşınmadan yıkım oluyorsa nasıl Bağdat’a bomba atılmışsa buraya da bir bomba atılmıştır. Az evvel gördünüz çatılar üzerimize yıkılacaktı. Bu türlü bir tahliye biçimi yok. 1 ay mühlet verin, vatandaş malını kurtarsın. Aksi takdirde oluşabilecek bir olayda sizler mesul olursunuz. Milletin çocuklarını; polisini, zabıtalarını, babaları ile yüz yüze getiriyorsunuz. Siz neredesiniz, bir tane yetkili yok. Hodri meydan.

Esnaf: Bizim kapımıza bacamıza nasıl incir ağacı dikmişlerse Allah o Ankara’da talimatı vereninkine de birebirini diksin. Hayrını görmesin, biz devletin polisine, zabıtasına karşı gelemiyoruz. Birinci gayemiz bunu indirmek, CHP’yi burada görmek.

Gürsel Tekin: 36 yıl vergi mükellefi bu esnaf. Yememiş, yedirmemiş, devlete 40 çeşit vergi ödemiş. Son günlerde ‘Bakkalları koruyacağız’ diye destan okuyanlar var ya, bakkalların tek destek noktası buralar. Geliyor, âlâ makus mal alıyorlar.

Esnaf: Biz kapanırsak nereden mal alacaklar, lokantalar geliyorlar bize.

Esnaf: Tek başıma çaba ediyorum, tek başımayım. Gidecek bir yerim yok, depom yok, dükkanım yok. 2 tane küçücük çocuğum var, ne yapacağım bilmiyorum, ayaklarım da ağrıyor, belim de ağrıyor. Yetkililere sesleniyorum; en azından birkaç gün ya da 10 gün bize yardım etsinler.”