Taksim Dayanışması'ndan Seyahat Tutuklularına Bakırköy Cezaevi Önünde Takviye: "Gezi'nin Gerçek Tarihine Sahip Çıkmaya Çağırıyoruz"

Haber: ÇAĞATAN AKYOL – Kamera: ADEM KARABAYIR

Taksim Dayanışması, Seyahat Parkı davası kapsamında haklarında mahpus cezası verilerek tutuklanan Mücella Yapan, Çiğdem Mater ve Mine Özerden için kaldıkları Bakırköy Bayan Kapalı Cezaevi önünde dayanak açıklaması yaptı. Tutukluların iletileri okunurken; Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği (TMMOB) Kent Plancıları Odası İstanbul Şubesi Lideri Pelin Pınar Giritlioğlu, “2013’ün Haziran’ında Seyahat Parkı’ndaki o rengarenk, dayanışmacı anlayışı sahiplenen tüm yurttaşları özgürlük ve demokrasi talebiyle ülkemizin geleceğine umut olan tüm kurumları, ‘darbecilik’ üzere temelsiz ithamlarla lekelenmek istenen Seyahat’in gerçek tarihine sahip çıkmaya çağırıyoruz” dedi.

Taksim Dayanışması üyeleri, Silivri Cezaevi’nin akabinde Seyahat Parkı davası kapsamında hakkında 18 yıl mahpus cezası verilerek tutuklanan mimar Mücella Yapan, sinema imalcisi Çiğdem Mater ve belgeselci Mine Özerden’e takviye için kaldıkları Bakırköy Bayan Kapalı Cezaevi önünde açıklama yaptı.

Açıklamaya, tutukluların yakınları ile HDP İstanbul milletvekilleri Oya Ersoy ve Züleyha Gülüm de katıldı. “Acil demokrasi ve adalet, Seyahat’e özgürlük” yazılı pankartın açıldığı açıklamada, tutukluların fotoğraflarının yer aldığı ve “Gezi için adalet” yazılı dövizler taşındı. Sık sık “Her yer Taksim, her yer direniş”, “Biz Gezi’ciyiz, siz gidici” ve “Gezi için adalet, herkes için adalet” sloganları atıldı.

ÇİĞDEM MATER: SEYAHAT KENDİLİĞİNDENDİ, HERKESTİ, HEPİMİZDİK

Ortak açıklama öncesinde tutukluların, cezaevinden gönderdiği bildiriler okundu. Çiğdem Mater’in iletisini, kendisi üzere sinema imalcisi olan Aslı Filiz okudu. Mater, bildirisinde şunları kaydetti:

“Gezi, hepimizi olanca sıradanlığıyla resen bir ortaya getiren bir parktı, evet. Kıssası upuzun, memleket üzere bir park. Bu parkın ağaçları, kaç çocuk yapacağımızı söyleme cüreti gösterenlere karşı da kiminle birebir konutta oturacağımıza karar verme cüreti gösterenlere karşı da yerinde kalsın istiyorduk. Eteğimizin uzunluğuna, müziğimizin lisanına hadlerineymiş üzere karışmaya çalışanlara kocaman kalabalıklarla ve ağaçlarımızla cevap verdik. Kesilmesini engellediğimiz her ağaç, geceleri sokakta özgür yürüme hakkımızdı. Dökülmesini engellediğimiz her beton, istediğimiz aşkı kimseye hesap vermeden yaşama özgürlüğümüzdü. O haziranda, o ağaçlar ve o park için şu memlekette gönlümüzün istediği üzere yaşayabilmek için bir ortaya gelen, birbirini tanıyan, tanımayan, tıpkı fikirde olan, olmayan, milyonlarca insan günlerce sokaktaydı. Sevinç ile, kahkaha ile, dayanışma ile direndiler şiddete. Seyahat, kendiliğindendi, herkesti, hepimizdik. Hepimiz oradaydık.”

MÜCELLA YAPAN: BİZ HALA GEZİ’DEYİZ

Mücella Yapıcı’nın iletisini da kardeşi Müberra Zöhre aktardı. Yapıcı’nın iletisi şöyle:

“9 yıl evvel bugün, bu saatlerde, hukuksuz bir yıkımı durdurmak, kendimizi, kentimizi savunmak için ağaçlara sarılıyorduk. Bugün, tüm haklılığımızla, umudumuzla, bu karanlık günleri aşmak için birbirimize sarılıyoruz. Bugün en çok da Mine Özerden ve ailesine sarılıyoruz. Babası ‘proleter şoför’ Ahmet Yalkın Özerden’in hayatını kaybettiğini cezaevinde birlikte öğrendik. Mine’nin ve ailesinin acısını paylaşıyoruz. Bilin ki birlikteyiz! Meydanlarda, parklarda, fabrikalarda, şantiyelerde, yerleşkelerde, cezaevlerinde, nerede olursak olalım sesimizi yükseltmeye devam ediyoruz. Seyahat, eşitlik, özgürlük, adalet ve demokrasi için bu ülkenin sönmeyecek umududur. Biz hala bu umutta inatçıyız. Biz hala Gezi’deyiz.

“BU DAHA BAŞLANGIÇ”

9 yıl evvel bir parktan doğan umudu hayatta tutan dayanışmamızı büyütmeye devam edeceğiz. Hak savunucularının cezaevlerine kapatılmadığı, tabiatımızın rant için talan edilmediği, öğrencilerimizin ve akademisyenlerimizin özgür, özerk, demokratik üniversitelerde bilim ürettiği, işçilerin sermaye firavunlarına diz çöktürdüğü, bayan cinayetlerinin son bulduğu, kent meydanlarının gerçek sahipleriyle şenlendiği, çocuklarımızın özgür düşlerindeki adil günler için çabaya devam etmek üzere… Bu daha başlangıç!”

Hazırlanan ortak açıklamayı da TMMOB Kent Plancıları Odası İstanbul Şubesi Lideri Pelin Pınar Giritlioğlu okudu. Giritlioğlu, şöyle konuştu:

“GEZİ’DE DİRENMENİN ONURUNU YAŞAMIŞTIK: Bundan tam 9 yıl evvel bugünlerde, yaşadığımız karanlık günlerin sorumlusu olan siyasi iktidarın bizlere, bu ülkenin yurttaşlarına karşı tavrı insanlık onurumuza dokunduğu için, temel haklarımızı gasp ettiği için, kentsel ve toplumsal hafızamızı yok ettiği için, doğayı ranta kurban ettiği için, bizlere ömür alanı bırakmadığı için Seyahat’te buluşmuş, bir ortada olmanın coşkusunu, gerçeği haykırmanın gururunu, direnmenin onurunu yaşamıştık. Ortadan geçen 9 yılın akabinde hukuka inancın düzgünce azaldığı, mahkemelerden adalet çıkacağına dair inancın giderek zayıfladığı hoş ülkemiz; 25 Nisan’da Seyahat davasında açıklanan kararlar sonrasında ranta karşı çıkıp tabiatın talanına itiraz edenlerin, hayatımıza müdahale etme diyen milyonların sesine ses olanların, Seyahat Parkı, park olarak kalsın diye çabalayan kent hakkı, ömür ve hak savunucularının, bu ülkenin demokrasi güçlerinin ‘ağırlaştırılmış müebbet ve ağır hapis’ ile cezalandırıldığı bir ülkeye dönüşmüştür.

ADALETİN BUHARLAŞARAK YOK OLDUĞU BİR ÜLKEYİZ: Polis tutanaklarına nazaran en az 3,5 milyon insanın, yani Seyahat’e gelen, destekleyen, ileti atan, börek getiren, revir kuran, kütüphane yapan, yeryüzü sofrası açan, müzik söyleyen, tiyatro sergileyen, dans eden, ağaçlara sarılan milyonların ‘müebbet ve ağır mahpus cezaları’ ile korkutulmaya çalışıldığı, adaletin buharlaşarak yok olduğu bir ülkeyiz artık. Tek adam rejiminin gereksinimlerine nazaran karar veren mahkemelerin hukuksuz, tanıksız, delilsiz, keyfi ve tutarsız kararlar aldığı bir rejimde, demokrasinin, kuvvetler ayrılığının ve en temel anayasal hakların yok sayıldığı bir ülkeyiz artık. Seyahat Parkı’na sahip çıktığı için, ‘Yaşamıma daha fazla karışma’ dediği için Seyahat Direnişi sırasında polis şiddeti ile hayatını kaybeden gençlerin katillerinin aklandığı, bu vahşete isyan edenlere mahpus cezaları verilebildiği bir ülkeyiz artık.

BARINMA HAKKI TALEP EDENLERİN VATAN HAİNİ GÖRÜLDÜĞÜ BİR ÜLKEYİZ: Seyahat’te gür sesleriyle ‘Biz de varız’ diyen bayanların, LGBTİ+ bireylerin taleplerinin yok sayıldığı, cinayetlere kurban gitmelerine ses çıkarılmasının engellendiği, bu hukuksuzluktan güç alan erkek şiddetinin daha dün iki canı daha ortamızdan aldığı bir ülkeyiz artık. Çalışanların ekmeğine, köylülerin eserine sahip çıkmasının istenmediği, hayatın kıymetli, emeğin ucuz olduğu bu nizamın sorgulanmasının, emeğinin karşılığını talep etmek için ses çıkaranların, özgür üniversite için direnen öğrencilerin, barınma hakkı talep eden yurttaşların vatan haini olarak görüldüğü bir ülkeyiz.

ADALET İSTİYORUZ: İşte bu türlü bir durumda bu ülkenin yargısı, bu ülkenin mahkemeleri tüm bu hukuksuzluklara, eşitsizliklere, vicdansızlıklara güç vermek yerine adaleti sağlamak zorundadır. Demokrasi için, eşitlik için, özgürlük için, geleceğimiz için adalet istiyoruz. Seyahat Parkı, park olarak kalsın diye, mesleksel ve yasal süreçleri yürüttükleri için 18’er yıl ağır mahpus ile cezalandırılan Taksim Dayanışması’ndan kent, demokrasi ve hukuk işçisi arkadaşlarımız mimar Mücella Yapan için, kent plancısı Tayfun Kahraman için, avukat Can Atalay için adalet istiyoruz. Bu hukuksuz davada mesnetsiz ithamlarla yargılanarak 18’er yıl ağır mahpus ile cezalandırılan Çiğdem Mater için, Hakan Altınay için, Mine Özerden için adalet istiyoruz. 4,5 yıldır delilsiz, tanıksız ithamlarla bir siyasi tutsak olarak özgürlüğü gasp edildiği yetmezmiş üzere, kanıtlanamayan argümanlar hakkında ağırlaştırılmış müebbet mahpus cezası verilen Osman Kavala için adalet istiyoruz.

SEYAHAT’İN GERÇEK TARİHİNE SAHİP ÇIKMAYA ÇAĞIRIYORUZ: Yalnızca Seyahat tutukluları için değil, gelecek hoş günlerimiz için adalet istiyoruz. Yargının bağımsız olduğu, yaşama sahip çıkan seslerin duyulduğu, mesleklerinin gereğini yapan hak savunucularının tutsak edilmediği bir ülke için adalet istiyoruz. Ethem’in, Ali İsmail’in, Medeni’nin, Hasan Ferit’in, Abdocan’ın, Ahmet’in, Mehmet’in ve Berkin’in özgür düşleri için adalet istiyoruz. 2013’ün Haziran’ında Seyahat Parkı’ndaki o rengarenk, dayanışmacı anlayışı sahiplenen tüm yurttaşları özgürlük ve demokrasi talebiyle ülkemizin geleceğine umut olan tüm kurumları, ‘darbecilik’ üzere temelsiz ithamlarla lekelenmek istenen Seyahat’in gerçek tarihine sahip çıkmaya çağırıyoruz. Seyahat, haksızlıkların, hukuksuzlukların ve adaletsizliklerin son bulduğu ve gerçek hatalıların hesap verdiği bir ülke için umuttur. Bu umudu canlı tutmanın yolu, bizi bugün bir ortaya getiren özgürlük, eşitlik ve kardeşlik talebinde ısrar etmekten ve her şeye karşın bir ortada ve dayanışma içerisinde olmaktan geçiyor.

ARKADAŞLARIMIZI YALNIZ BIRAKMAYACAĞIZ: Başta Seyahat Parkı olmak üzere ülkemizin yeşiline, tabiatına, kaynaklarına sahip çıkacak demokratik bir ülke çabasından vazgeçmeden, kanıtlara dayanan objektif ve tarafsız yargılama yapan bir adalet sistemi kuruluncaya kadar gayrete devam edeceğiz. Bu hukuksuzluk, bu keyfilik, bu adaletsizlik, bu vicdansızlık, bu düşmanlık sona erinceye kadar, arkadaşlarımız özgür bırakılıncaya kadar, dünya hukuk tarihine kara bir leke olarak girecek bu davalar geri çekilinceye kadar çabaya devam edecek, arkadaşlarımızı yalnız bırakmayacağız.”

Açıklamanın akabinde gökyüzüne balonlar uçuruldu.

ANKA / Yeni

Taksim Dayanışması’ndan Seyahat Tutuklularına Bakırköy Cezaevi Önünde Takviye: “Gezi’nin Gerçek Tarihine Sahip Çıkmaya Çağırıyoruz”