Bayan düşmanlığı, Güney Kore’de başkanlık seçim kampanyasının kesimi haline nasıl geldi?

29 yaşındaki Park Min-young, gününün birçoklarını Seul’de öfkeli erkeklerle konuşarak geçiriyor.

Yarın yapılacak cumhurbaşkanlığı seçimlerinin en güçlü adaylarından biri olan Yoon Suk-yeol’un kampanya ofisinde misyonlu ve her gün onlarcasının bildirilerine cevap veriyor.

Park, bana “Yirmili yaşlardaki erkeklerin birden fazla feminizm karşıtı” diyor.

Göz Atın

Ünlü Popçu Gökhan Türkmen’den Yeni Video Klip: BAL Yayınlandı

Ücretsiz Sigara Bırakma Uygulaması (iOS ve Android)

Güney Kore, gelişmiş dünyada en berbat bayan hakları siciline sahip ülkelerden biri. Lakin seçim kampanyasının odağında huzursuz genç erkekler var.

Birçoğu feminizmi ve bir eşitlik uğraşı olarak görmüyor. Bilakis bunun bir cins “tersine ayrımcılık”; ellerinden işlerini alacak bir hareket olarak görüyor.

Bu, 2018’de birtakım cinsel taciz davalardan sonra sokağa dökülerek “MeToo” hareketine göndermeyle “Ben de” diye slogan atan on binlerce bayanın gayretini baltalayan bir gelişme. Fakat artık bayanların bu çığlığı erkeklerin “Önce Ben” sloganıyla bastırılıyor.

Seçim yarışı

Cinsiyet eşitliği, ülkenin yeni başkanını en fazla zorlayacak mevzulardan biri ve bir “mayın tarlası”.

Yarınki seçimde Yoon Suk-yeol (sağda= ve Lee Jae-myung ortasında başabaş bir uğraş yaşanması bekleniyor.

Muhafazakar aday Yoon ve liberal rakibi Lee Jae-myung, kamuoyu yoklamalarında başabaş görünüyor. Ülkede adaylar beş yıllığına seçiliyor ve ikinci sefer aday olamıyor.

Asya’nın dördüncü büyük iktisadı olan Güney Kore’de seçmenlerin ana tasası süratle artan mesken fiyatları, ekonomik büyümedeki sakinlik ve genç işsizliği.

İki adayın da milletvekilliği geçmişi yok ve bu ülke tarihinde bir birinci.

İki adayın güçlü bir bayan seçmen tabanı da yok ve iki parti de bayan düşmanlığıyla suçlanıyor.

Lee’nin önderi olduğu Demokratik Parti’de bir dizi cinsel taciz skandalı yaşandı. Busan Belediye Lideri cinsel akın cürmünden mahpusta.

Yoon’un başkanı olduğu Halkın Gücü Partisi’nin ana seçim vaatlerinden biri Cinsiyet Eşitliği ve Aile Bakanlığı’nı kaldırmak.

Bakanlığın bütçesi ülke bütçesinin binde 2’sine karşılık geliyor. Bu paranın yüzde 3’ünden azı bayanlar için eşitliğin güçlendirilmesi uğraşlarına gidiyor.

Genç erkeklerin yüzde 79’u cinsiyet ayrımcılığına uğradığını düşünüyor

Yoon, bakanlığı feshetme vaadinin bilhassa genç erkekler ortasında karşılık bulacağına inanıyor.

Geçen yıl bir lokal gazetenin yaptığı ankete katılan genç erkeklerin yüzde 79’u cinsiyetleri yüzünden “ciddi halde ayrımcılığa maruz kaldıklarını” söyledi.

Min-young’la birlikte bu gençlerden kimileriyle buluşmaya bir kafeye giderken bana “Feminizm yanlış yolda gidiyor” diyor.

Konuştuğu erkeklerin “haksızlığa uğramış” hissettiklerini söylüyor öncelikle onların gereksinimlerine karşılık verilmesi gerektine inandığını anlatıyor.

Askerlik eşitsizliği

En değerli meselelerinden biri erkeklerin 30 yaşına gelmeden 18 ay askerlik yapması zaruriliği.

Min-young, “Ödül yok. Yalnızca fedakarlık var” diyor:

“Askerlik Koreli erkeklerin en büyük endişelerinden biri. Bir-buçuk yıl karşı çıkamayacakları bir yere gönderiliyorlar ve askerden geldikten sonra bayanlarla rekabet etmek zorunda kalıyorlar.

“Ülkenin ataerkil sistemi bayanlara çocuk yetiştirme vazifesi veriyor. Bu da geçim sıkıntısını erkeklerin üstlenmesi manasına geliyor.”

Kafede, Güney Kore’de bayanlara karşı sistematik ayrımcılık yapılmadığını savunan Yoon ismine seçim konuşmaları yapan erkeklerle tanışıyorum.

Lakin resmi datalar, bu argümanı desteklemiyor.

Çalışma Bakanlığı’nın datalarına nazaran 2020’de Güney Kore’de bayanların ortalama maaşları, erkeklerin maaşların yüzde 67,7’sine karşılık geliyordu. Bu, gelişmiş ülkelerde görülen en büyük gelir farkı.

Feministler kaygı içinde yaşıyor

Büyük şirketlerde idare konseyi üyesi olan bayanların oranı yalnızca yüzde 5.

Bayanlara karşı işlenen cürümlerde verilen cezalar klasik olarak çok düşük.

Son 10 yıl içinde bu hataları işleyenlerin yüzde 41,4’üne nezaret, yaklaşık yüzde 30’una da para cezası verildi.

Bu, bayanlara karşı kabahat işleyenlerin yalnızca yüzde 28’inin mahpus cezası alması demek.

Ve bu seçimde genç bayanların sıkıntıları ihmal edildi. Alışılmış, şimdiye kadar.

Korea Herald gazetesinin muharrirlerinden Yim Hyun-su, hafta sonunda kaleme aldığı bir makalede, iki adayın da toplumsal medyada bayanlara yönelik açılımlarda bulundu.

Lee ayrımcılıkla uğraş edeceğini ve cinsel hücum hatalarına karşı “savaş ilan ettiğini” söyledi.

Anlaşılan iki aday da, seçimlerin başabaş geçmesinin beklendiği bir ortamda bayanların oylarının belirleyici olacağını fark etmiş durumda.

Lakin Güney Kore’de eşitlik için çaba edenlerin ikna edilmesi kolay görünmüyor.

Kamerada yüzlerinin görünmesini istemeyen iki bayan ve iki erkekle konuştuk. Kimliklerinin saklı kalmasını istediler.

20’li yaşlarda bir YouTuber olan Ji-eun, “Bir feminist olarak yüzünüzün görünmesi ve sesinizi çıkarmanızın kestirim edemeyeceğiniz sonuçları oluyor” diyor:

“YouTube’de feminizmle ilgili bir görüntü yayımladığımızda erkek kümeler çabucak akına geçiyor ve ‘Siz feministsiniz. Bütün feministlere ölüm’ üzere şeyler yazıyorlar”.

Bu yorumları ben de gördüm.

Bu kötücül internet zorbalığının dehşetli sonuçları olabilir.

Konuştuğumuz bireyler kimliklerinin gizlenmesini istediler

Ocak’ta BJ Jammi isimli bir YouTuber, troller tarafından “erkeklerden nefret eden bir feminist” olarak suçlandıktan sonra intihar etti.

Bölünmüşlüğün derinleşmesine karşın bir ölçüde anlayış da var. Bilhassa erkeklerin askerlik mecburiliği konusunda.

Ji-eun, “Bu adaletsiz bir yapı. Bunun sorumluluğu hükümette ve bu bölünmüş ülkenin tarihinde. Ancak 20’li yaşlardaki bayanlara ‘Siz neden askerlik yapmıyorsunuz’ demek haksızlık” diyor.

Anti-feminist dalgayla baş etmek, yeni cumhurbaşkanı için şiddetli bir imtihan olacak.

Güney Kore bir kültürel yol ayrımında. Teknoloji tutkunu genç bir jenerasyon var ve anne-babalarının ve büyükanne ve büyükbabalarının ataerkil görüşlerini paylaşmıyorlar.

Hem bayanlar hem de erkekler önderlerin gerçek bir değişim yaratmasını bekliyor.

Ancak Ji-eun gelecek konusunda hala umutsuz.

“Eğer nefret yaşlı jenerasyondan gelseydi tahminen benim neslim işbaşına gelince bu değişebilir diye umutlanabilirdim. Fakat anti-feministler, bayan haklarını umursamayanlar ve nefret saçanlar benim neslimden. Bu yüzden parlak bir geleceği düşlemek zor” diyor.