Şenes Erzik: “Yaşananlar tam bir facia”

Şenes Erzik, Türk futboluna damga vurmuş en kıymetli şahsiyetlerden biri. Avrupa ve Dünya futbolunun da önde gelen yöneticilerinden… Ülkemizin seçimle iş başına gelmiş birinci Futbol Federasyonu Lideri. Beş periyot bu vazifesi sürdürmek, kırılacak rekor değil…
Yarım yüzyılı aşkın etkin biçimde futbolun içinde yer almış, yıllarca FIFA ve UEFA’da üst seviye vazifeler üstlenmiş, bilgisi ve tecrübesiyle saygınlık kazanmış bir isim. En kıymetlisi, Türk futbolunun birinci ve tek “Onursal Başkanı”.

Malum, futbolda zahmetli günler geçiriyoruz. 8 Mart’da patlayan hakem operasyonu, yayın krizi, spor kulüpleri yasa tasarısı ve federasyondaki istifalar konuşuluyor. Pekala Erzik üzere duayen bir futbol insanı bu bahislerde ne düşünüyor? Ona danışan, tecrübelerinden yararlanmak isteyen, fikrini soran var mı? Pekala, ne düşünüyordu son devirde gündeme meşgul eden bahislerle ilgili. En değişik saptaması, Türkiye Büyük Millet Meclisi komitesinde kabul edilen ve genel heyete sevk evresine gelen “spor kulüpleri yasası” ile ilgili idi.

İşte Milliyet Gazetesi’nden Cemal Ersen’in o röportajı…

‘Geçmişi unutmuşlar’

Spor kulüpleri yasası komiteden geçti. Bu hali ile uygulanırsa FIFA’dan reaksiyon gelir mi?

“Böyle bir şey olur mu? Kendi yaptıkları binayı, kendi kurdukları yapıyı yok etmeye çalışıyorlar. Ne yasası, o denli yasa mı olur? FIFA-UEFA ne der hiç düşünmüyorlar mı? Onları yok sayamazsınız. Yasa bu biçimi ile çıkarsa, kulüplere yönetici bulamazlar. İşin zahmetlerini anlamaları gerek. Galiba geçmişi büsbütün unutmuşlar. Özerklik ortadan kalkar.

Biz o denli bir süreç yaşadık ki unutulmamalı. Devrin siyasi otoritesi, Haluk Ulusoy’un ortadan kaldırmak istiyordu. Bakanlık yetkisini kullanarak TFF’yi fevkalâde genel konseye çağıracaktı. O vakit bu türlü bir hakkı vardı. Unutmuyorum, bayram arefesinde FIFA’da idim. Lider Blatter toplantı sonrası bana, ‘Öğleden sonra yanıma gel, kıymetli şeyler konuşmamız gerek’ dedi. Gittim. Türkiye’de yaşanan tüm gelişmeleri not etmiş ve bir mektup hazırlamış. Tam zıttı sözler var. Dedi ki ‘bunlar uygulanırsa sizi derhal ihraç ederiz.”

‘M. Ali Şahin kurtardı’

Aldım mektubu Türkiye’ye döndüm. O vakit Mehmet Ali Şahin bakandı. Randevu istedim, İstanbul’da bir ortaya geldik. Yalvardım yakardım, siz genel heyeti inanılmaz toplantıya çağırırsanız duvarlar büsbütün yıkılır dedim. ‘Peki ne yapacağız?’ dedi. Çabucak akabinde statü değişikliğine gidildi ve kulüplere fevkalâde davet yetkisi verildi. Merhum Özhan Canaydın ve Mehmet Özhaseki’nin hazırladığı taslak kabul edildi. Çağrıyı kulüpler yaptı. Ben de yeni statüyü FIFA’ya gönderdim. Haluk Ulusoy ile Ayhan Bermek seçimde yarıştı, Ulusoy sınıfı geçti. Lakin Ulusoy’un yakasını bırakmadılar. Hakkını vermem gerek, bakan Şahin kusursuz bir iş yaptı, bizi FIFA yaptırımlarından kurtardı. Kulağı çınlasın, herkesi dinler ve doğrusunu yapardı.”

‘Zor bir dönem’

Nihat Özdemir’in istifasını sürpriz oldu mu sizin için?

– Valla bir şey söyleyemem. O anda karar vermiş ve bırakmış. Yazılan çizilenler yanlışsız galiba. O koltuğa oturan Nihat Beyefendi olunca, bu işin içinden geldiği için olağan bir durum değil. Karar verirken kimlerle konuştu bilmiyoruz. Diğer yöneticiler de istifa etti. Alışılmış bir istifa olduğunu söyleyemem. Kesinlikle haklı münasebetleri vardır. Servet Yardımcı götürecek seçime… İşi kolay değil, grubu eksik. Sıkıntı bir periyot.

‘Tam bir facia’

Hakem topluluğunu yakından tanıyan birisiniz. Son devirlerde yaşananlar ile ilgili ne düşünüyorsunuz?

– “Yaşananlar tam bir facia. Kimin eli kimin cebinde belirli değil. Kimin vazifesi nedir belirli değil. Ben bu türlü bir şey görmedim. Acıyorum, yazık. Söylenenler ve yazılanlar yanlışsız ise çok yazık. Düzeltilmesi imkânsız görünüyor. Bu hakemlerin kabahati nedir, bilmiyoruz. Altında neler var açıklanmıyor. Ancak kimi şeyler olduğu kesin. Tüm bunların paylaşılması gerek. İnsanların başında soru işareti kalmamalı. Gerçekler ne ise açıklanmalı. FIFA’da asbaşkan iken Hollanda, Almanya ve İspanya temsilcileri geldi. Biz daha çok para istiyoruz dediler, rest çekmeye kalktılar. Biz de Şampiyonlar Ligi projesi üzerine baş yoruyoruz. Düzgün, hoş… Yapın tertibinizi da hakemi nereden bulacaksınız diye sordum? Şaşırıp kaldılar. Hakem futbolun en kıymetli aktörüdür.”

‘Çakır’ı İsviçre mi yetiştirdi?’

Cüneyt Çakır aforoz listesindeki isimlerden biri. İsviçre Futbol Federasyonu’nun onu talep etmesini nasıl yorumluyorsunuz?

– “İsviçre bizden hakem istemiş. Olur mu o denli şey? İsviçre mi yetiştirdi Cüneyt Çakır’ı? Şayet bugünü göremiyorsak yarın hakemlik için nasıl konuşuruz? Bir hakemin bu düzeye gelmesi 20-25 yıl sürer. Mecnun saçması bu. Yanlış şeyler söylemek istemiyorum. Federasyonlar değişir, MHK’ler değişir lakin hakemler kıymetlidir. Gerçeklerin ortaya çıkması lazım. Ceza vermek için değil, önümüzü görmek için bu kaide. Kimse ne olup bittiğini bilmiyor. Bilgisi olanlar da söylemiyor. Çok üzgünüm. Hakem futbolun olmazsa olmazıdır. O denli kolay yetişmiyorlar.”

‘Bin dolara maç yayınladılar’

Şu an naklen yayın konusunda kriz yaşanıyor. Sizin devirde bu türlü bir zahmet oldu mu?

– “Hayır tam aykırısı. Birinci kere ben başlattım yayın konusunu. Fenerbahçe, Galatasaray, Beşiktaş girmek istemiyorlardı yayın konusuna… Biz kendi televizyonumuzu kurarız demişlerdi. Süleyman Seba, Ali Şen, Faruk Süren, İlhan Cavcav, Celal Doğan, hepsini topladım ve ne yapılması gerektiğini anlattım. Benim vaktimde baba isimlerdi hepsi. Kanallar da büyükler dışındakileri istemiyorlardı. Başka ayrı girmeye çalıştılar. Televizyonları dolaşın, sorumlu sizsiniz dedim. Pazarlık yapın dedim. ‘Yok lider, siz gidin’ diye konuştular. Ben de, ‘havuz varsa varım, havuz yoksa ben yokum” dedim. ‘Bir havuzda toplanacak paralar, şampiyonluklara nazaran hisse alacaksınız’ dedim. O vakitler bu türlü paralar yok. Bin dolara Kocaelispor’un maçı yayınlanmıştı. Neyse dolaştık televizyonları. Aday üç kanal bulduk. Aydın Doğan, Dinç Alım, Erol Aksoy. Ortalarında anlaşmışlar lakin birbirine kazık attılar. Aksoy birinci yıl 40, ikinci sene 45, üçüncü dönem da 55 olmak üzere 140 milyon dolara imzasını attı.

Bugünkü durumu güzel görmüyorum. Kovid sonrası olağandışı kurallar altında bir futbol var dünyada. Yazık oldu. Otorite kalmadı. Kimi menajerleri, kimileri da yöneticileri suçluyor. Marka kıymeti düştü oyunun. ‘Nasıl bu hale geldik?’ diye sorgulayan yok.”

‘Futbolu Trabzon’da öğrendim’

“Benim futbol sevgim ve bilgim sorgulanamaz. Milletlerarası alanda 110 ülkeyi dolaşmış bir beşerim ben. Herkesin tanıdığı bir insan, oburunun ayağına basar mı? FIFA sıralamasında 25. sıraya düştük. Bu başarısızlık nasıl görmezden gelinir.

Nitekim çok üzücü. Ben Giresunluyum. Gençliğimizde kamyon kasasında Trabzon’a maç izleyeme giderdik. O vakit İdmanocağı vardı. Büyük kadrolar gelince atlar, saatlerce yol giderdik. Sonra da geri dönerdik. Futbolu Trabzon’da öğrendim.”