2020’de Yaşadığınızı Unutturup Sizi Başka Zamanlara Götürecek En İyi Dönem Filmleri

Başarılı oyuncu Heath Ledger’ı dünyanın en meşhur çapkını Giacomo Casanova rolünde izlediğimiz film, izleyicisini 1750’lerin Venedik’inde romantik bir yolculuğa çıkarıyor. Kadınları kandırarak kendine aşık eden Casanova işlediği suçlar sebebi ile engizasyon tarafından aranmaktadır. Katolik kilisesinden kaçmaya çalışan Casanova, başına çok daha büyük bir dert alır. Kasabada kendisi ile ilgilenmeyen tek kadına, Francesca Bruni'ye aşık olmuştur. Bir yandan Francesca'nın gönlünü kazanmaya çalışırken, bir diğer yandan da kendi hayatını kurtarmalıdır.

John Smith ile Kızılderili reisinin kızı Pochahontas’ın destansı aşkı… 17. yüzyılın başlarında, koloniciler yeni bir dünya keşfederken bu bölgede yaşayan Kızılderililer ile dostluk kurarlar. Bu dostlukla birlikte doğan destansı aşkın önünde ise büyük bir engel vardır: kültür farklılıkları. İki gencin aşkı, bu yeni dünyayı umulmadık bir noktaya götürecektir.

Hakkında çıkan dedikodulardan ötürü, yıllar önce Avustralya'daki küçük köyünü terk eden Tilly Dunnage, hasta annesi ile ilgilenmek için köyüne geri döner. Dönüşü hoş karşılanmayan Tilly, kasabanın gönlünü geri kazanmak için, yıllar boyu Fransız modacılardan aldığı eğitim ve yeteneğini kullanarak köydeki tüm kadınları yeni baştan yaratır. Birbirinden gösterişli kostümleri ile film, sizleri adeta 20. yüzyılın başlarına götürüyor.

Kuzey Avrupa sineması sevenlere önerimiz, 1880’lerin Kopenhag’ını ziyaret edebileceğiniz film Lykke-Per. Film, Danimarka’nın kırsal kesimlerinden, üniversite eğitimi için başkent Kopenhag’a taşınan Peter’ın serüvenlerini konu ediniyor. Mühendislik eğitimi almak için başkente taşınan Peter, geçmişini geride bırakarak zenginlik ve başarı peşine düşer fakat bir türlü ödün veremediği gururu, kendi sonunu hazırlamaktadır.

F. Scott Fitzgerald'ın aynı isimli romanından beyazperdeye aktarılan film, bizleri 1920’lerin göz kamaştırıcı partileriyle süslenmiş, büyülü Amerikan rüyasına götürüyor. Şatafatlı ve lüks bir yaşam süren, gizemli Jay Gatsby ile yazar olma yolunda hızla ilerleyen Nick Carraway’in yolları tesadüfen kesişir. Carraway, Gatsby’nin büyülü dünyasına daldıkça hayatının hiç de görüldüğü gibi olmadığını keşfeder.

1640 Fransa’sının meşhur silahşör ve yetenekli şairi karizmatik şövalye Cyrano de Bergerac, aynı zamanda büyük burnu ile tanınmaktadır. Sıklıkla giriştiği düellolara da sebep olan burnu yüzünden Cyrano, kendisini aşık olduğu kadından gizlemek durumunda kalır. Cyrano'nun yakın arkadaşı Christian da aynı kadına, Roxanne'e aşıktır. Arkadaşına sevdiği kadının kalbini kazanması için yardım etmeye söz veren Cyrano, ağzı pek laf yapamayan Christian'ın romantik mektuplarının ve gece serenatlarının sesi olur.

Hem dönem filmleri hem de müzikal tutkunları için önerimiz, 19. Yüzyıl Fransa’sında geçen Sefiller. Fransız Devrimi arifesinde bir ülke… Yıkılan hayaller, kalp kırıklıkları, tutkular ve fedakarlıklar… Film, eski mahkum Jean Valjean’ın hayatı üzerinden ihtilalin her iki tarafına da ışık tutuyor. Bir somun ekmek çaldığı için hapse düşen Jean Valjean ile hapisten çıkışı sonrası şartlı tahliyesi ile ilgilenen Müfettiş Javert arasında bir kovalamaca başlar. Yirmi sene süren kaçışın ardından, Jean Valjean kendisini Temmuz Devrimi'nin içinde bulur.

İkinci Dünya Savaşı çanlarının çalmaya başladığı günlerde, İngiltere’de geçen film, bizleri Darlington Malikanesi'ne davet ediyor. Malikanenin aşırı kuralcı baş uşağı James Stevens’ın sert ve soğuk tavırları, malikanenin yeni gelen aşçıbaşısı Miss Kenton'ın samimi ve nazik tavırları ile kırılır. İkilinin yakınlaşması ise pek vakit almayacaktır.

Tarih 1183’ünü göstermek üzereyken Noel kutlamaları için bir araya gelen İngiltere kralı II. Henry, eşi Eleanor, çocukları ve misafirleri arasında hem politik hem de kişisel meselelerden doğan bir kargaşa meydana gelir. Kral II. Henry, tahtını en küçük oğlu John'a devretmek ister. Tatil için salınmasına rağmen aslında bir tutsak olan eşi Eleanor ise taht için en büyük oğlu Richard'ı uygun görmektedir. Taht üzerinden çıkan bu tartışma beraberinde getirdiği birçok sırrı da açığa çıkarır.

16. yüzyılın siyasi iklimi karışık Japonya’sında, Shingen Takeda’nın ölümü vasiyetinde bıraktığı emir doğrultusunda gizlenir. Bu süreçte Shingen'in yerini ona çok benzeyen bir kagemuşa alır. Kagemuşa yönetime tıpkı Shingen gibi devam ederken, olan biteni bilmeyen, Shingen'in oğlu Katsuyori gidişattan şüphelenmeye başlar.

Zaman 1980’lerin sonlarıdır ve Berlin'in hala ikiye bölünmüş haldedir. Zamanın başlangıcından beri şehirde dolaşan iki melek Damiel ve Cassiel, insanlara ve olaylara doğrudan müdahale etmeden yaşamı izlemektedir. Bir gün ziyaret ettiği bir Fransız sirkinde gördüğü Marion’a aşık olan Damiel, insan olup aşkına kavuşmaya karar verir.

18. yüzyıl Avrupa’sında uzun bir gezintiye çıkmak isteyenler için önerimiz Kubrick'in kült filmleri arasında yer alan Barry Lyndon. İrlandalı genç serüvenci Redmond Barry’nin soylular arasına girip yükselişini ve geçmişini geride bırakarak Barry Lyndon’a dönüşümünü anlatan film, İrlanda’da Prusya’ya uzanan bir yol izliyor.

Miloš Forman yönetmenliğindeki film, 18. yüzyılda Viyana'da yaşayan besteciler Wolfgang Amadeus Mozart ile Antonio Salieri'nin hayatlarına ışık tutuyor. Müzik tarihine yön veren adımlar atan Mozart, gündelik yaşamında bambaşka bir karakter sergilemektedir. Hayattan kopuk, hareketleri öngörülemeyen Mozart'ın sağlıksız tutumu Antonio Salieri'yi endişelendirir.

Bilim adamı ve İngiliz ajanı T. E. Lawrence, I. Dünya Savaşı sırasında Arapların yanına gönderilir. Bedeviler, Osmanlı’ya karşı verdiği savaşta Lawrence ve İngilizlerin yardımını kabul eder. Arapların amaçlarına ulaşmalarını sağlayan Lawrence, bir yandan da kendi hükümetinin güvenilirliğini sorgular.

1280 yılında İskoçlar’ın İngilizlere karşı verdiği büyük özgürlük mücadelesini konu edinen filmin yönetmenliğini ve başrolünü Mel Gibson üstleniyor. Yarı tarihi yarı kurgusal nitelikteki film, en başarılı dönem filmlerinden biri olarak gösteriliyor. 13. yüzyılda Uzunbacaklı Edward, İskoçya'nın büyük bir bölümü işgal etmiştir. İşgal sırasında ailesi katledilen William Wallace, amcası tarafından yurt dışında büyütülür. Seneler sonra ülkesine geri dönerek yeni bir hayat inşa eden Wallace'ın dünyası çok geçmeden yıkılır. İçindeki intikam ateşi ile Wallace, İngilizlere karşı direniş başlatır.

Tartışmalı yönetmen Roman Polanski’nin kült filmlerinden biri olan Piyanist, İkinci Dünya Savaşı sırasında Polonya’nın başkenti Varşova’da yaşanan gerçek bir hikayeyi konu alıyor. Polonyalı piyanist Wladyslaw Szpilman’ın anılarını anlattığı aynı isimli kitaptan beyazperdeye uyarlanan film, Nazi işgali altındaki şehirde esir kampına gitmekten bir şekilde kurtulan piyanistin yaşam mücadelesini işliyor.

Yıl M.S. 180… Roma tahtının varisi Commodus, imparatorluk içinde hızla yükselen General Maximus’un ve ailesinin öldürülmesi için emir çıkarır. Ölümden kurtulan Maximus, köleliğe mahkum edilerek arenaya gönderilir ve gladyatör olarak eğilir. Yıllar sonra Roma’ya geri dönen Maximus’un tek amacı yeni İmparator Commodus’u öldürerek katledilen karısıyla oğlunun intikamını almaktır.