Sizi Eski Çağlarda Hissettirecek En Düzgün 20 Periyot Sineması

IMDb: 8.3

Amadeus’da, dünya müzikal tarihine istikamet veren deha Mozart, gündelik ömründe gerçek bir arıza karakter olarak hayattan bir oldukça kopuk bir hayat usulü sürdürmektedir. Yeteneğini dışa vurmak için değişik bir yol seçen sanatçı tutarsız davranışlarda bulunmayı bir alışkanlık edinmiştir. Hayatı ile müziği zıt kutuplarda ilerleyen Mozart, yeteneğini sergilemek için mantıksız hareketlerde bulunur. Adeta bir “tutunamayan” profili çizen Mozart, bu sıhhatsiz ömrü yüzünden Antonio Salieri’yi endişelendirmektedir. Başkasına nazaran çok daha disiplinli ve müzik konusunda hırslı olan Antonio, müziğin ilahı kadar başarılı olamamaktadır. Bu fikirler vakitle farklı bir bağ kurmalarına neden olur… Müzik konusunda büyük bir yeteneğe sahip olan Amadeus Mozart ile Antonio Salieri’nin münasebetine odaklı bir başyapıt. Sanat ile sanatkarın kişiliği ortasındaki alakaya odaklanan ve usta müzisyenin hayatını, Salieri üzerinden anlatan bir klasik.

IMDb: 7.9

3 Oscar’lı sinema, İngiltere’de II. Henry vaktinde meydana gelen olayları anlatıyor. Sürgündeki kraliçe rolünde Katharine Hepburn’e Oscar kazandıran sinema, James Goldman’a senaryo ve John Barry’e özgün müzik kısımlarında mükafatlar getirdi.
1183’de İngiltere Hükümdarı II. Henry, kendinden sonra kral olacak kişiyi seçmek zorundadır ve buna 4 aday vardır. Sonunda oğullarından Jean’ı seçer.
Kraliçe ise, yıllar evvel saraydan uzaklaştırılıp Salisbury’ye hapsedilmiştir. Olup bitenleri öğrenince, o da bu seçimde tesirli olmak gayesiyle yola düşer…

IMDb: 7.8

Sinema, Jane Austen’in beş kız kardeş, Jane, Elizabeth, Mary, Kitty ve Lydia Bennet’i anlatan romanından uyarlanmıştır. Kıssa George devri İngilteresi’nde geçer. Ailenin hayatı, genç ve varlıklı bir adam olan Bay Bingley’in ve onun en yakın arkadaşı Bay Darcy’nin komşu gelişleri ile tepetaklak olur. Kızların anneleri olan Bayan Bennet, onların evlenmelerini istemektedir. Bay Bingley’in âlâ bir aday olduğuna kanaat getirir. Bu aday ise Jane’den etkilenecektir. Bu durumu fark eden anneleri, kızını yağmurlu bir günde Bingley’in malikânesine gönderir. Geri dönemeyen Jane, üstüne bir de hastalanır. Bu kere ona yardıma giden Elizabeth de Bay Darcy’nin takibine takılır. Elizabeth bu durumdan hoşlansa da temel Bay Wickham’dan fazlası ile etkilenecektir. Lydia işin içine hesapsızca dahil olduğunda cüret kavramı gözler önüne serilir. Gururun, aşkın önüne geçtiği bir çizgide kız kardeşlerin hayatları umulmadık bir biçimde karmaşıklaşacaktır.

IMDb: 7.8

Küçük Bayanlar, İç Savaş sonrası Amerika’da hayatlarını sürdürmeye çalışan dört kız kardeşin kıssasını anlatıyor. Meg, Jo, Beth ve Amy birbirinden büsbütün farklı karaktere sahip dört kız kardeştir. Çocukluk dönmelerini geride bırakıp kadınlığa geçiş süreçlerinde kardeşler türlü kederlerle boğuşur. Babaları Amerikan İç Savaşı’na katılan dört genç kız, anneleri ile birlikte hayat gayreti vermeye başlar. Bu şiddetli süreçte en büyük karları birbirlerinin yanında olmalarıdır. Her türlü zorluğu birlikte göğüsleyen kardeşler bu süreçte asıl mutluluğun sevgi olduğunu anlar.
Louisa May Alcott’un klasikleşmiş romanından uyarlanan sinemanın direktör koltuğunda “Uğur Böceği” ile birinci direktörlük denemesini gerçekleştiren Greta Gerwig oturuyor. Gerwig’ın senaryosunu da kaleme aldığı sinemanın oyuncu takımında Harry Potter serisinin Hermione’si Emma Watson, genç yaşına karşın, son olarak Uğur Böceği ile olmak üzere 3 Oscar adaylığı bulunan Saoirse Ronan, yaşayan en büyük bayan oyuncu sayılan Meryl Streep ve Beni İsminle Çağır sinemasındaki performansı ile 22 yaşında Oscar adaylığı kazanan Timothee Chalamet yer alıyor.

IMDb: 7.5

Sarayın Gözdesi, Kraliçe Anne’in sağ kolu olan Lady Sarah ile saraya yeni gelen hizmetçi Abigail ortasında yaşanan çabayı mevzu ediyor. 18. yüzyılın başlarında İngiltere, Fransız’larla savaş halindedir. Bu durumda bile, ördek yarışları ve ananas ziyafetleri yükselişe geçmektedir. Sıhhati zayıf olan Kraliçe Anne ülkenin tahtında otururken, sırdaşı, danışmanı ve bâtın sevgilisi olan Marlborough Düşesi Sarah Churchill de bir yandan kraliçenin bozulan sıhhati ve değişken mizacıyla ilgilenmekte, öteki yandan da onun yerine ülkeyi yönetmektedir. Yeni gelen hizmetçi Abigail, etkileyiciliği ile kendisini Leydi Sarah’a sevdirir. Sarah, Abigail’i kanatlarının altına aldığında, Abigail de aristokratik köklerine dönme bahtı bulur. Savaşın siyaseti, Sarah için epeyce vakit alıcı hale geldiğinde, Abigail kraliçenin arkadaşı olma misyonunu üstlenir. Onların övgüye paha dostlukları, Abigail’e emellerini gerçekleştirme talihi verir. Abigail artık hiçbir bayan, erkek ya da politik atağın yoluna çıkmasına müsaade vermeyecektir…

IMDb: 7.3

Jane Eyre, 10 yaşındayken öksüz kalmış ve mutsuz bir çocukluk devri geçirmiştir. Babasının öldüğünü zanneden Jane, kendisine adeta bir köle üzere davranan halası tarafından epey katı disiplinli bir yatılı okula gönderilir. On yıl boyunca bütün hayatının geçtiği bu yatılı okuldan mezun olduktan sonra kendisi de birebir çatı altında öğretmen olarak çalışmaya başlar. Bir müddet sonra da Edward Rochester’ın malikânesinde çocuklara mürebbiyelik yapmaya başlar.
Burada Bay Rochester’la karşılaşan Jane Eyre, gittikçe büyüyen bir dostluğun akabinde ona âşık olduğunu fark eder. Nihayet aradığı memnunluğu bulduğunu sanan Jane Eyre’in sevinmesi için şimdi çok erkendir. Sonsuza dek süreceğini düşündüğü bu memnunluk Bay Rochester’ın dehşetli sırrıyla yerle bir mi olacaktır?
Erkek hükümran bir toplumda bayanın tek başına ayakta kalabileceğini kanıtlamak için savaşan Jane Eyre’nin macerası, Charlotte Bronte’nin feminist edebiyatın en değerli klasiklerinden biri sayılan birebir isimli yapıtından bu sefer Moira Buffini tarafından uyarlandı. Direktör koltuğunda kısa sinemalarıyla bilinen Cary Fukunaga otururken, başroldeki Jane Eyre’i ise yakın vakitte İki Bayan Bir Erkek, Restless üzere üretimlerdeki başarılı performansıyla seyrettiğimiz Mia Wasikowska canlandırıyor.

IMDb: 7.3

Gerçek bir hikayeye dayanan sinema, 18. yüzyılda yaşayan Dido ismindeki melez bir bayanın başından geçenleri bahis ediyor. Dido, aristokrat büyük amcası ve karısı tarafından ayrıcalıklı bir biçimde büyütülmüş olmasına karşın derisinin rengi yüzünden uygun toplumsal pozisyona gelememektedir. Lakin Dido kendini, olumlu değişiklik yaratmak isteyen genç ve idealist bir avukata âşık bulunca iki dünya ortasında sıkışmış bulur.

IMDb: 7.3

Başrollerinde Emily Blunt, Rupert Friend ve Paul Bettany’nin yer aldığı bu tarihi sinemada, Akademi Ödüllü Graham King ve Martin Scorsese ikilisi, Kraliçe Victoria’nın genç yaşında iktidara yürüyüşünün hikâyesini beyazperde’ye aktarıyor. Genç Victoria sinemasında, Kraliçe Victoria’nın hanedanlık içerisindeki iktidar kavgalarının objesi olmaktan, Prens Albert (Rupert Friend) ile yaşadığı romantik yakınlaşmaya ve lisanlara destan evliliğine kadar gizemli hususlara el atılıyor. Emily Blunt’ın Genç Victoria’yı muvaffakiyetle canlandırdığı sinemanın drama, romantizm, siyasi entrikalar ve nefes kesici bir sinematografiyle örülü hikayesi, İngiliz oyunculardan oluşan takımıyla daha da kuvvetleniyor. Britanya tarihinin en uzun mühlet tahtta kalan kraliçenin anlatısını, Sandy Powell’ın mükemmel kostüm dizaynları ve Jack Murphy’nin inanılmaz koreografisi zenginleştiriyor.

IMDb: 7.0

Beyaz dizi serilerinin unutulmaz müellifi Jane Austen’in, gençliğinin birinci baharının kıssası… Varlıklı bir erkek ile bir evlilik yapmayı mesleği için hayati bir sıkıntı olarak gören Austen, yoksul bir ailede yetişmiş olmasına karşın müelliflik konusunda fark edilmesini sağlayacak derece tesirli yeteneklere sahiptir. Ancak bu yeteneklerin bir bayan olarak toplumda hiçbir kıymeti olmadığı niyeti dayatılmaktadır. Her şeye karşın, kendini gösterebileceği tek yolun güçlü Wisley ile evlenmesi olduğu kanısına karşı çıkmak ister. Ailesinin tüm baskılarına direnen Jane, yetenekli genç avukat Tom Lefroy ile tanışacak ve bu kendine inançlı genç adamla birbirlerine olan aşkları, sahip oldukları her şeyi bir kenara iterek yeni bir hayata başlamaları için büyük bir cüret verecektir. Hiç evlenmemiş ve son derece soğuk bir bayan olarak tanınan İngiliz muharrir Jane Austen’ın olgunluk devri yapıtlarına ilham olan 20’li yaşlarında yaşadığı tutkulu bir aşkın hikâyesini anlatan Aşkın Kitabı’nda başrollerde Anne Hathaway ve James McAvoy üzere oyuncular yer alıyor.

IMDb: 6.9

17. yüzyılda İngiltere’de yaşayan William ve Katherine çifti, beş çocuğuyla birlikte ıssız bir ormanın içerisinde hristiyan kurallarına sıkı sıkıya bağlı bir halde yaşamaktadır. Aile sistemleri ise beklenmedik garip olayların ortaya çıkmasıyla sarsılmaya başlar. Yenidoğan çocukları Sam, gerisinde hiçbir iz bırakmadan ortadan kaybolur, büyük kızları Thomas’ın ilahî sesler duyduğuna inanmaktadır, ikizleri ise tuhaf kafiyeler mırıldanmaya başlar. Bu durumlar ailenin başına gelecek büyük felaketlerin başlangıcı olur. Robert Eggers’in yazıp yönettiği sinemanın oyuncu takımında Anya Taylor-Joy, Ralph Ineson, Kate Dickie ve Harvey Scrimshaw üzere isimler bulunuyor.

IMDb: 6.9

Düşes sinemasının baş bayan oyuncusu sıra dışı bir hoşluğa sahip Keira Knightley tarafından canlandırılıyor. Birçok sanatçı için dezavantaj üzere gözüken fizikî dış görünümündeki değişikliği muvaffakiyetle avantaja çeviren Keira, Düşes Georgiana rolüyle destan yazıyor. On sekizinci yüzyıl sonu, çok hoş ve büyüleyici Düşes Georgiana Cavendish, periyodun en etkileyici kadınıdır. Düşesliği hoşluğu ve karizmasına borçludur. Lakin yanlış politik hareketler, savurganlık, açgözlülük, kumar ve yaşadığı aşk onun prestijini düşürmüştür. Kendinden yaşça büyük, Devonshire Dükü ile evlenir. Bu evlilikle Georgiana moda ekolü haline gelir. Tıpkı vakitte kurnaz bir siyasetçidir da. Lakin Georgiana hâlâ evliliğinde bulamadığı aşkı umutsuzca aramaya devam eder. Sinemada Knightley’ye Oscar adayı ünlü oyuncu Ralph Fiennes eşlik ediyor. Georgiana Duchess of Devonshire kitabını yeni direktörlerden Saul Dibb sinemaya uyarlamıştır.

IMDb: 6.7

Zeki, varlıklı ve bekâr Emma Woodhouse hayatından son derece mutludur ve evliliğe yahut kimsenin aşkına muhtaçlık duymaz. Hayatta en sevdiği şey ise oburlarının aşk hayatlarına burnunu sokmaktır. Yakın arkadaşı Bay Knightley’nin tüm ihtarlarını görmezden gelerek vesayeti aldıktaki Harriet Smith’e uygun bir eş ayarlamaya kalkınca, ihtimamla yaptığı planlar ortaya çıkar ve hiç beklemediği sonuçlarla karşı karşıya kalır.

IMDb: 6.7

Bir kraliyet dahilinde kan bağı olan insanları bile birbirine düşürecek aşklar yaşanabiliyor. İki kız kardeş eş vakitli olarak hükümdara âşık olunca hiçbir şey planlı yürümüyor haliyle. Akıl ve mantık kullanarak dünyevi birçok şeyi aşabilir insan lakin bu iki araçla yönetemeyeceği tek şey aşktır! Bir hükümdara duyulan aşk da iki kız kardeşi lakin bu kadar birbirinden farklı yerlere savurabilir. Bu bayanlardan biri baba kelamından çıkmazken oburu kurallara asla boyun eğmemeyi tercih edince işler karışıyor. İnsanın en büyük isteği, kız kardeşini ezip geçmeyi gerektirirse neler olabilir hayatta bunu görüyoruz sinemada.

IMDb: 6.6

1874 yılında genç ve hoş Anna Karenin yaptığı evlilikle St. Petersburg’un yüksek sosyetesi içerisinde çok yeterli bir pozisyona sahiptir. Kocası Karenin Rus siyasetinin de değerli isimlerindendir. Bir gün erkek kardeşi Oblonsky’den eşi Dolly ile ortasını düzeltmesini isteyen ve onu Moskova’ya çağıran bir mektup alır. Bu seyahat esnasında tanıştığı Kontes Vronsky’nin garda kendilerini karşılayan oğlu, genç subay Vronsky ile ortalarında bir kıvılcım çakar. Moskova’da karışık aşk üçgenleri ortasında düzenlenen büyük bir dans balosunda herkesin bakışları Vronsky ve Anna’nın üzerinde toplanır.
Anna, karşı koyamadığı bir aşka hakikat sürüklenirken, Vronsky’den kaçıp St. Petersburg’a ve aile yaşantısına dönmesi, ne hakkında çıkan dedikoduları engelleyebilir ne de yüreğinde duyduğu aşkı. Bu ortada eşi Karenin, Anna’yı uyarır; halkın gözünde bir skandala yol açmıştır. Fakat aşkın seçen bayana karşı Rus halkının iki yüzlülüğü de bu formda ortaya çıkacaktır…
Direktörlüğünü Joe Wright’ın üstlendiği sineması Tolstoy’un ölümsüz romanından bu kere uyarlayan isimse Oscar ödüllü Tom Stoppard. Direktör Wright Kefaret ve Aşk ve Gurur’dan sonra bu sinemada de tekrar Keira Knightley’i başrole taşıyor. Hoş yıldıza sinemada Jude Law ve Aaron Johnson eşlik ediyor.

IMDb: 6.6

Elisa y Marcela, İspanya’da birinci eş cinsel evliliği gerçekleştiren Elisa ve Marcela’nın öyküsünü bahis ediyor. Marcela Gracia Ibeas, 1885 yılında okula başladığı birinci gün Elisa Sanchez Loriga ile tanışır. İkisi ortasında kısa müddet içerisinde derin bir dostluk oluşur. Daima birlikte vakit geçiren Marcela ve Elisa’nın bu yakınlığı ailelerinin de gözünden kaçmaz. Vakit içerisinde Marcela’nın ailesi kızlarının arkadaşlıkları ile ilgili kuşku duymaya başlar. Ortadan geçen yıllar onların birbirlerine duydukları hislerin daha da güçlenmesine neden olur. Hissettikleri güçlü bağ onları birlikte keyifli bir yuva kurmaya ittiğindeyse önemli bir muhalefet ile karşı karşıya kalırlar. İki bayanın evlenmesini onaylamayan topluma ve kiliseye karşı meydan okuyan Marcela ve Elisa her türlü zorluğa karşı gelerek bir ortada olmaya devam eder. Her ne kadar eş cinsel evlilik yasak olsa Elisa kendisine erkek kimliği çıkartarak 8 Haziran 1901’de Marcela ile evlenmeyi başarır.

IMDb: 6.6

Siyasi entrikaların imparatorluk mahkemesine sızıp da her yere bir hastalık üzere yayıldığı Orta Çağ periyodunda Danimarka’da sistem çürümüş durumdadır. Adalet, krallığın içinde bile korunamamakla birlikte, en sağlam eller bile birbirlerinin sırtına bıçak saplayabilecek kadar sinsidir. Her şeye karşın, kraliçenin en sevdiği hizmetçisi Ophelia, kendince keyifli bir ömür sürmektedir. Ophelia’nın bu sakin ve soyutlanmış dünyası, ülkenin karizmatik ve şiddetli prensi Hamlet’e ilgi duymaya başlamasıyla birlikte değişir. Onların saklı aşk bağı süratle ilerlerken, büyük bir ihanet sarayı sarsar, ilgilerini rayından çıkarır ve kraliyet ailesini derinden yaralar. İstekleri ile sadakati ortasında sıkışmış olan Ophelia, adanmışlığının nihayetinde nerede duracağına karar vermek zorundadır…
Yeni jenerasyon Star Wars’un Rey’i olarak ünlenen Daisy Ridley’i başrolüne yerleştiren tarihî dram sineması Ophelia, Lisa Klein’ın romanını temel alıyor. Claire McCarthy’nin direktör koltuğunda oturduğu sinemanın takımında Clive Owen, Tom Felton, George MacKay ve Devon Terrell üzere isimler yer alıyor.

IMDb: 6.5

Antonia Fraser’ın çok satan kitabından, Sophia Coppola tarafından beyazperdeye uyarlanan sinema, tarihin en ünlü bayan figürlerinden birine, Fransa kraliçesi Marie Antoinette’in dramına odaklanıyor. Devrin politik ve siyasi koşulları mucibince Fransa hükümdarıyla evlendirilen genç Avusturya kraliçesi Marie Antoniette, ömrünü sürdüreceği bu yeni hayat sisteminde çeşitli zorluklarla karşılaşıyor. Kayıtsız ve ilgisiz bir kocaya sahip olan genç kraliçe, Versailles sarayının ihtişamlı gölgesi altında çeşitli siyasi oyunlara ve politik hesaplaşmalara şahit oluyor.
Genç kraliçe bu alışık olmadığı sistemde çaba etmenin yolunu uçarı partilerde ve tehlikeli dostluklarda ararken, sinema bayan baş karakterini tüm insansı halleriyle ele alıp alışılmışın dışında bir Marie Antoniette portresi çiziyor.

IMDb: 6.4

1871 yılında yayınlanan Lady Susan’ı temel alacak olan sinema ismini muharririn 1790’da yayınlanan öteki yapıtından alıyor. Alımlı dul Susan’ın kendisi ve kızı Frederica için uygun eşler aramasını husus alan romanda genç erkeklerin bayanlar karşısındaki zayıflığı ana temayı oluşturuyordu. 
Jane Austen’ın ölümsüz yapıtından beyazperdeye uyarlanan sinemada hoş yıldız Kate Beckinsale ünlü bayan karaktere, Chloe Sëvigny de Amerikalı arkadaşı Alicia Johnson’a hayat veriyor.

IMDb: 6.2

Sinema, beşere has her türlü tutkuyu, ihtirası odağına alan ve aşkın, gururun ve intikam isteğinin yaktığı ateşte yürüyen insanoğlundan dem vuran bir hikâye ile geliyor. Kontes Bathory, şimdi on dördündeyken bir Lord ile evlendirilmiştir. Kıssada, kendisi erkeklerin dünyasında bir başkaldıran rolündedir. Bir davet esnasında kendisinden genç bir adam olan Istvan ile aşkı duyumsar. Lakin Istvan’ın babası bu işe mani olmak ister. Kontesin yaşının büyük olması nedeni ile oğlunun asla keyifli olamayacağını sav eder. Bunun üzerine Kontes de bakirelerin kanı ile yıkanmakla genç kalacağına inanmak üzere bir noktaya gelir. Yalnız bu yolda saplantılı bir ruha bürünen Kontes aslında bir oyunun içine düştüğünün farkında değildir. Oyunun gerisinde ise tekrar Istvan’ın babası vardır. Efsaneye nazaran 650 genç kıza azap yaparak onların kanı ile yıkanan Kanlı Kontes diye tanınan Macar Kontesi Elizabeth Bathory’nin öyküsüdür.

IMDb: 6.0

Emily Brontë’nin yazdığı meşhur Viktorya periyodu romanının yeni devir uyarlaması olan Uğultulu Doruklar, sinemanın direktörü Andrea Arnold’un sevilen sinemaları Kırmızı Sokak ve Akvaryum’un müsaadeden yol alıyor. Evlatlık olan Heathcliff ve üvey kızkardeşi ortasındaki umutsuz ve ziyanlı bağa odaklanan karanlık sinemada, intikam arzulayan Heathcliff’i birinci kere zenci bir oyuncu canlandırıyor. Alışılagelmiş bir periyot sinemasından uzak bir üretim olan Uğultulu Zirveler, az diyalog ve çok görsel tasvir ile izleyiciyi kendisine bağlayan yürekli ve natüralist bir intikam kıssası.
31. İstanbul Sinema Şenliği Memleketler arası Yarışında yer alan Uğultulu Zirveler, 2011’de Venedik’te En Düzgün Manzara mükafatını aldı.