Yeni Şafak muharriri Kılıçarslan: Bir iftar menüsünün 160 lira olmasını da “makul” bulan bir yere gelmiş zihnim, bir bakıma, hayat pahalılığına alışıvermişim

Yeni Şafak gazetesi müellifi İsmail Kılıçarslan besin fiyatlarındaki yükselişe dikkat çekerek, “Bir iftar menüsünün 160 lira olmasını da ‘makul’ bulan bir yere gelmiş zihnim, bir bakıma, hayat pahalılığına alışıvermişim” fikrini lisana getirdi.

Kılıçarslan yazısında, dığım bir tepsi fıstıklı tatlının 554 lira olduğunu görmüş ve “fıstıklı tatlı alınmaz artık” diye düşünmüştüm.” sözünü kullandı. 

Kılıçarslan şunları kaydetti:

Göz Atın

Telefon Nasıl Şarj Edilmeli – Telefon Yüzde Kaçta Şarjdan Çıkarılmalı

iPhone Wifi Güvenlik Zayıf Nasıl Düzeltilir

“İkincisi de şu: İftardan sonra dostlarla çay içmeye gittiğimiz bir kafe-restoranın Ramazan menüsüne takıldı gözüm. Ortalama sayılabilecek menü kişi başına 160 liraya satışa sunulmuştu. Kendimi ister istemez “Maraş düzgünmüş, bu menüye İstanbul’da 300 lira yazması gerekir bir lokantanın” diye düşünürken yakaladım. Bir iftar menüsünün 160 lira olmasını da “makul” bulan bir yere gelmiş zihnim. Bir bakıma, hayat pahalılığına alışıvermişim.

İşte bu sabah da TÜİK’in açıkladığı %61 enflasyon sayısının ayrıntılarına bakıyorum. Geçen yılın mart ayına nazaran en büyük artış %99,12 ile ulaşımda olmuş. Ulaşımı, %70 ile besin ve alkolsüz içecekler kümesi, %69 ile konut eşyası takip etmiş. Bu sayıların peşine İngiltere’de artan güç sayılarını protesto etmek için sokağa dökülen insanların haberini okudum ve Makron’a “4.000 Euro kazanıyor ve geçinemiyorum” diyen o Fransız’ın görüntüsünü izledim.

Hayır hayır. “Sadece Türkiye’ye mahsus değil, hayat pahalılığı tüm dünyada devasa bir sıkıntıya dönüştü” demeyeceğim zira esasen bunu biliyor olmalısınız. En fazla “bilmez üzere yapabilirsiniz” lakin bu da sizi hayat pahalılığını değil iktidarı gaye alan biri haline getirir. Neyse, bu bir diğer bahis.

İki hususu çok merak ediyorum. Birincisi, Rusya-Ukrayna Savaşı’nın bu yıl ülkemizde turizmi nasıl etkileyeceği. Dünyanın en istikrarsız finansal girdilerinden biri olan turizm girdisi bu yaz makus giderse ülkemiz ismine doğuracağı sonuçlar tartışmasız can sıkıcı olacak. Bu ekonomik düzlemde dingin geçeceği az çok aşikâr olan yaz mevsiminde bir de turist gelmezse sonbaharda her şey çok sertleşir.

Merak ettiğim ikinci konu ise şu: Yeni Tarım ve Orman Bakanı Vahit Kirişçi, vazifeye gelir gelmez verdiği “ilk amacımız vatandaşımızın muhtaçlığını karşılamak” kelamında durabilecek mi?”