TBMM Ahenk Ve Göç Alt Komitesi üyeleri Van'da Temaslarını Sürdürdü

TBMM Göç ve Ahenk Alt Komitesi üyelerinin Van’daki temasları ikinci gününde de devam etti.

TBMM Göç ve Ahenk Alt Kurulu Lideri ve AK Parti Antalya Milletvekili Atay Uslu, CHP İstanbul Milletvekili Mahmut Tanal, CHP Ankara Milletvekili Servet Ünsal ve MHP Eskişehir Milletvekili Metin Nurullah Sazak’tan oluşan komite üyeleri temaslarının ikinci gününde birinci olarak Vilayet Göç Yönetimi Müdürlüğünü ziyaret ederek, yapılan çalışmalar ve son duruma ait yetkililerden bilgi aldı.

Kurul üyeleri daha sonra Vilayet Emniyet Müdürlüğü Göçmen Kaçakçılığıyla Gayret ve Hudut Kapıları Şube Müdürlüğüne geçti. Vilayet Emniyet Müdürü Atanur Aydın, yakalanan sistemsiz göçmenlerle ilgili yapılan süreçler hakkında komite üyelerine bilgi verdi.

Akabinde Van Valiliği’ne ziyarette bulunan komite üyeleri, Vali Mehmet Emin Bilmez ile görüştü.

Daha sonra Vilayet Göç Yönetimi Kurubaş Geri Gönderme Merkezi’ne geçen kurul üyelerine Merkez Müdürü Cuma Omurca, kurumun çalışmalarını anlattı.

” Türkiye‘nin sonları güvendedir”

TBMM Göç ve Ahenk Alt Komitesi Lideri Uslu, gazetecilere yaptığı açıklamada, çeşitli görüşme ve incelemelerde bulunmak üzere dün Van’a geldiklerini söyledi.

Farklı partilerden milletvekilleriyle yerinde incelemelerde bulunduklarını belirten Uslu, şunları kaydetti:

“Valimizden, göç yönetiminden, emniyet ve askeri ünitelerden gerekli bilgileri aldık. Şunu tabir edeyim. Türkiye’nin hudutları inançtadır. Bunu net bir formda bir sefer daha gördük. Daha evvelce de hudut güvenliğiyle ilgili her türlü önlem alınıyordu. Son yıllarda tüm dünyada artan sistemsiz göç, kaçakçılık ve terörist hareketleri nedeniyle Türkiye’nin teknik, fiziki ve öteki açılardan yeni tedbirler aldığını net bir biçimde hudutta gördük. Sonda duvarların, sensörlerin, aydınlatma, optik ve gece görüş kamera sistemlerinin, yol devriye güzergahlarının yapıldığını bizatihi gördük. Kahramanlarımız, Mehmetçiğimiz hudut güvenliği için zirve noktalarda, sıkıntı şartlarda gece ve gündüz nöbet tutuyor.”

“Güvenlik kuvvetlerimizin alın terine, emeğine saygısızlıktır”

Türkiye’nin hudut güvenliği açısından hem kaçakçılara hem sistemsiz göçmenlere hem de teröristlere karşı önemli tedbirler alındığını lisana getiren Uslu, medyada bu bahiste bazen palavra ve yanlış bilgilerin yer aldığını gördüklerini aktardı.

Yerinde incelemelerde bulunduklarını, devletin hudutta her türlü önlemi aldığını anlatan Uslu, “Yalan ve yanlış olan bu bilgiler ortaya daha büyük sorun çıkartıyor. Üç bin metrede, kış gecelerinde nöbet bekleyen Mehmetçiğimizin motivasyonunu düşürüyorlar. Buna dikkat etmeleri gerekiyor. Biz komite olarak geldik, gördük. Herkes gelip görebilir. Türkiye Cumhuriyeti hudutta ne yapıyor? Hangi tedbirleri alıyor? Bunu gördükten sonra konuşmak lazım. İstanbul’da, Ankara’da sıcak konutlarında oturan insanların Türkiye’nin hudut güvenliğiyle ilgili laf etmesi güvenlik kuvvetlerimizin alın terine, emeğine saygısızlıktır. Bunu net bir halde söz edeyim.” değerlendirmesinde bulundu.

“İnsani, türel ve vicdani görevimizi yapıyoruz”

Hududa yapılan duvarların ve öbür sistemlerin teröristlere göçmen ve uyuşturucu kaçakçılarına önemli bir bariyer oluşturduğunu vurgulayan Uslu, şöyle konuştu:

“Alınan önlemler sayesinde 2020 yılında yaklaşık 500 bin sistemsiz göçmenin Türkiye’ye girişi engellendi. Bu sayıları İçişleri Bakanımız Süleyman Soylu tabir ediyor. Önemli bir uğraş var. Bir taraftan sistemsiz göçe karşı hudutlarımızda güvenlik tedbirlerini alırken, öbür taraftan da yaşamak, can güvenliği için göç eden sığınmacılar var. Onlar için de insani, türel ve vicdani görevimizi yapıyoruz. Türkiye her açıdan dünyaya örnek olacak bir göç idaresi sergiliyor. Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’ın önderliğinde bir göç idaresi sergileniyor. Sistemsiz göçle, göçmenle gayret ediliyor.”

“Çatışmaların sona ermesi lazım”

Uslu, Avrupa’nın sistemsiz göçmenler konusunda imtihanda kaldığını, ortada önemli bir insan hakları ihlalinin kelam konusu olduğuna dikkati çekti.

“Bırakın sistemsiz göçmeni, sığınmacılar için bile insan hakları ihlallerini görüyoruz.” diyen Uslu, konuşmasını şöyle sürdürdü:

“Ege’de elleri aksi kelepçelenip denize bırakılan göçmenleri görüyoruz. Dünyanın bunları görmesi gerekiyor. Ölen o göçmenler değil, ölen insanlıktır. İnsanların bunu fark etmesi gerekiyor. Akdeniz dünyanın en büyük mezarlığı olmuş durumda. Herkesin elini vicdanına koyup bu bahiste insani çalışmalar yapması gerekiyor. Neden bu beşerler Avrupa’ya yanlışsız göç ediyorlar? Bu sorunun karşılığını bulmamız lazım. Kaynak ülkelerdeki meseleleri çözmeden sistemsiz göç sıkıntısına, sığınma süreçlerine tahlil bulma bahtımız minimumdur. Evvel kaynak ülkelerdeki problemleri çözmemiz gerekiyor. Çatışmaların sona ermesi lazım. Bugün Afganistan’da önemli bir istikrarsızlık var. Bu insanları fotoğraflarda gördük. Kalkan uçağın tekerleğine yapışarak ülkeyi terk etmek istiyorlar. Bu insanların o uçağın tekerleğinde sağ kalma ihtimali milyonda bir değil. Bunu bilerek yapıyorlar. Zira kaldıklarında önemli bir can güvenliği ve açlık problemiyle karşı karşıya kalacaklar.”

Göçü yönetmek manasında Türkiye’nin önemli çalışmalar yürüttüğünün altını çizen Uslu, emniyet ve jandarma ünitelerinin sistemsiz göçe aracılık eden organizatörlere adeta göz açtırmadığını kaydetti.

“Göçmenlerin neredeyse yüzde 70’ini geri gönderen bir ülkeyiz”

Sistemsiz göçe aracılık eden organizatörlerin çok uluslu bir boyutunun olduğunu lisana getiren Uslu, şöyle dedi:

“Dolayısıyla bu bahiste önemli bir iş birliğine muhtaçlık var. Sistemsiz göçle ülkelerini terk eden beşerler bir hata işliyorlar. Sonları gayri hukuksal bir formda geçiyorlar. Lakin unutmayalım ki onlar sonuçta bir insan. Çaresizlikten ötürü bu uzun seyahate çıkıyorlar. İçeride inceledik, sorduk. 50 gündür yollarda olan sistemsiz göçmenler var. Afganistan’dan çıkmışlar, Türkiye’ye hakikat seyahat etmişler. Avrupa’ya geçmek isterken Türkiye’de yakalanmışlar. Sonuçta bunlar evet bir cürüm işliyorlar. Türkiye bu insanlara gerekli insani yardımı yapıyor. Geri Gönderme Merkezinde yakalanan sistemsiz göçmenlerin insani muhtaçlıkları, yemek ve sıhhat muhtaçlıkları gideriliyor. Daha sonra hudut dışı süreçleri başlatılıyor. Afganistan’da bir Taliban rejimi var. Hasebiyle Afganlıların geri gönderilme süreçleri sıkıntı bir süreç lakin öbür ülkelerle geri gönderme müzakereleri, Göç Yönetimimiz, hükümetimiz, Cumhurbaşkanlığımız, İçişleri Bakanlığımız tarafından önemli bir formda yapılıyor. Türkiye geri göndermede dünyanın en başarılı ülkelerinden bir adedidir. Yakaladığımız göçmenlerin neredeyse yüzde 70’ini geri gönderen bir ülkeyiz.”

Aldıkları brifinglerde kıymetli bilgiler edindiklerini de lisana getiren Uslu, şunları kaydetti:

“İran askerleri sistemsiz göçmenlere ateş ediyormuş ‘Çıkın gidin’ diye. Sonu geçerken de diyorlarmış ki ‘Türk askeri size ateş etmez.’ Yunanistan bunlara aykırı kelepçe bağlayıp denize bırakıyor. Öbür taraftan gerisinden ateş ediyorlar. Biz o denli bir muamele yapmıyoruz. Sistemsiz göçmen de olsa bunların hepsi insan. İnsani muamele yapıyoruz bunun da farkındalar. Afganistan’dan yeni gelmiş sistemsiz göçmenlerle görüştük. Neden bu seyahate çıktınız? diye sorduk. ‘Bir istikrarsızlık var. Afganistan’daki durumumuz ne olacak aşikâr değil. Bu seyahate mecburen çıktık. Türkiye’ye geldiğimiz andan itibaren Türkiye’nin büyüklüğünü ve bize yaklaşımını, sıcaklığını hissettik.’ dediler.”

Türkiye’nin dünyanın neresinde olursa olsun mazlumlara elini uzatan bir devlet olduğunu söyleyen Uslu, şu değerlendirmede bulundu:

“Biz insani, tüzel, vicdani ve tarihi misyonunu her vakit yerine getiren bir milletiz. Tarihte de bu türlü olmuş. Bundan sonra da bu türlü olacaktır. Bir milletin büyüklüğü, bir medeniyetin büyüklüğü burada ortaya çıkıyor. Bugün Avrupa yeni tip koronavirüsten korkmuyor, göçmenden korkuyor. Göçü öcü olarak görüyor. Siyasal sistemleri, iç sistemleri bozuluyor. Lakin bunun sonu bir dejavudur. İkinci Dünya Savaşı öncesine dönüştür Avrupa için. Avrupa bu süreci yönetmelidir. Bizimle birlikte tüm dünya, Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliği bu süreci birlikte yürütmelidir ve yönetmelidir. Kaynak ülkelerdeki meseleleri çözmemiz lazım. NATO gemileri yahut Fromteks gemileri Akdeniz’de göçmenleri durdurmak için değil, göçmenlerin üzerine yahut insanların üzerine atılan bombaları durdurmak için hareket etmelidir. Suriye’de bombalar atılıyor. Milletlerarası hiçbir gücün ‘Bu bombaları atmayın’ dediğini duyduk mu? Duymadık. Afganistan’da önemli bir istikrarsızlık var. Evvel o bölgeyi karıştırdılar sonra başıboş bir formda bırakıp gittiler. Bu bölgelerde istikrarı daima bir arada sağlamamız lazım.”

“Güvenli bölge oluştu”

Suriye’nin kuzeyinde inançlı bir bölge oluşturulduğunu anımsatan Uslu, kelamlarını şöyle tamamladı:

“O inançlı bölge oluşmasaydı en az 1,5-2 milyon insan daha Türkiye’ye gelecekti. O inançlı bölge oluşmasaydı en az 500 bin çocuk, bayan hayatını kaybedecekti. İnançlı bölge oluştu. Yaklaşık 450 bin Suriyeli inançlı bölgeye döndü. Türkiye’nin Zeytin Kısmı’yla, Fırat Kalkanı’yla oluşturduğu inançlı bölgeye yaklaşık 1 milyonun üzerinde Suriyeli geri dönmüş durumda. İnançlı bölge büyürse ben inanıyorum ki tüm göçmenler, tüm Suriyeliler kendi ülkesine dönmek isteyecektir. Biz herkesin kendi ülkesinde huzurlu ve memnun olmasını isteyen bir devletiz.”