Çağdaş ve konforlu ömrün alerji yaptığı ortaya çıktı

MUĞLA (İHA) – Çağdaş ve konforlu ömrün alerji yaptığı ortaya çıktı

Prof. Dr. Çokuğraş: “Köylerde yaşayan çocuklar daha az alerji oluyor”

Prof. Dr. Güler: “Aşırı hijyen çocuklara ziyan veriyor”

Göz Atın

Buscopan Nedir Ne İşe Yarar?

Piyeloseptyl Kullananlar Yorumları (İdrar Söktürür Mü)

MUĞLA – Çocuk Alerji ve Astım Akademisi Derneği’nin “Herkes için Alerji” başlığıyla düzenlediği 15. Memleketler arası Çocuk Alerji ve Astım Kongresi Muğla Dalaman‘da gerçekleştirildi. Çoğunluğu Türkiye’den olmak üzere Dünya’nın değişik ülkelerinden bahsin uzmanı yaklaşık 500 tabibin iştiraki gerçekleştirilen kongrede enteresan sonuçlar ortaya çıktı. Kongre sonrası kıymetlendirme yapan uzmanlar çağdaş ve konforlu hayatın alerji yaptığını çok hijyenin de çocuklara ziyan verdiğini belirtti.

Muğla’da gerçekleştirilen ve 3 gün süren kongreden sonra kıymetlendirme yapan Çocuk Alerji ve Astım Akademisi Derneği Lideri ve Bilim Konseyi Üyesi Prof. Dr. Haluk Çokuğraş, Türkiye’de değişen hayat şartlarının çocuklarda alerji ve astım hastalıklarını artırdığını söyledi. Ömür şartlarından tüketilen besinlere ve içilen sudan alınan nefese kadar her bahsin değerlendirildiği kongreden farklı sonuçlar paylaşıldı.

Alerjik hastalıkların; birisi genetik oburu çevresel tesirler olmak üzere 2 ayağının olduğunu belirten Prof.Dr. Çokuğraş, çevresel tesirlerin başında gelen çağdaşlaşma olarak da isimlendirilen çağdaş ve konforlu hayatın alerjik olarak aşikâr kahırları beraberinde getirdiğini kaydetti. Prof. Dr. Haluk Çokuğraş, “Modern hayat içinde yaşamaya başlayan dünyamızda ne yediğimiz yiyecekler eski yiyecekler ne içtiğimiz su ne de soluduğumuz hava eskisi üzere. Tahminen daha konforlu lakin sonuçları ele aldığımızda göründüğü kadar sağlıklı değil. Bu çağdaş ya da çağdaş hayat biçimi, çok muhtemelen bizde alerjik hastalıkların ortaya çıkmasını kolaylaştırıyor. Nitekim bu türlü bir şey var. Kentlerde yaşayanlarda alerjik hastalıklar daha fazla görülüyor”‘ dedi.

“Köy çocukları daha şanslı”

Bilgilerin değerlendirildiğinde köylerde yaşayan çocukların kentlerde yaşayan yaşıtlarına nazaran daha şanslı olduğunun ortaya çıktığını kaydeden Prof. Dr. Haluk Çokuğraş, “Örneğin çocuk daima ahıra giriyorsa, kümesten tavuğun altından yumurtasını alıyorsa, tıpkı konutta 4-5 çocuk bir ortada yaşıyorsa, enfeksiyon geçirmeye daha müsait bir ortamda yaşıyorsa bu çocuklarda alerjik hastalıklar daha az oluyor. Çağdaş ya da çağdaş hayat şartları insanlarda alerjik hastalık sıklığını hakikaten artırıyor” diye konuştu.

“Temizlik hastası anneler çocuklarını da hasta ediyor”

Kongreye katılan doktorlardan Çocuk Alerji, Astım Uzmanı Prof. Dr. Nermin Güler de hemcinslerine seslenerek muhafazacı annelerin, çok hijyen takıntısıyla çocuklarını nasıl hasta ettiğini anlattı. Prof. Dr. Güler; bebeklerin dünyaya gelir gelmez, tabiatla, etrafla iç içe olmasının epeyce yararlı olduğunu belirterek “Çocukların, tabiata ilişkin çeşitli alerjenlerle temas etmesi, çeşitli mikroplarla temas etmesi onun gelişiminde yardımcı olur. Bir çocuk ne kadar değişik mikroplarla karşılaşırsa, o kadar zenginleşiyor, o kadar bağırsaklarında daha farklı mikroplar, esirgeyici mikroplar gelişiyor. Lakin tabi ki burada, hastalık mikroplarına temas etmemek koşulu ile. Tabiat mikroplarından bahsediyoruz. Hastalık mikropları başka. Mesela; bir avuç toprak alalım milyarlarca bakteri var lakin bunların hiçbiri hastalık mikrobu değil. Bunlar doğal mikroplar. Onlarla bizim temas etmemiz bizi geliştirir. Bu, eksildikçe, meskende çok hijyen oluşturuldukça, çok fazla deterjan, çok fazla paklık materyali, çok fazla mikropsuz bir ortam oluşturma çabası olduğu vakitte, beden müsabakası gereken doğal uyaranları almamış olur ve deride, teneffüs yollarında, bağırsaklarında kolonize olması gereken çok sayıda bakteri çeşitliliğine ulaşamaz. Çok hijyen hiç bir vakit uygun değildir. Hijyen tabi ki gerekir lakin hastalık mikropları başkadır. Doğal olarak kazanmamız gereken mikrobiyom başkadır. Bunu da ayırt edebilmemiz lazım” dedi.

Prof. Dr. Güler ayrıyeten; alerjisi olmayan çocukların evcil hayvanlarla büyümesini hem duygusal hem de bağışıklık sistemini geliştirdiği için bir sakınca görmediklerini kaydetti.