Cumartesi Anneleri, gözaltında kaybedilen Nurettin Yedigöl’ün akıbetini sordu

AYM ve AİHM içtihatlarına nazaran; bir kamu vazifelisi yürüttüğü vazifenin sağlamış olduğu nüfuzu berbata kullanarak, bireylerin hayatına yönelik bir davranışla suçlandığı takdirde cezasız bırakılmamalıdır. Yargılama yahut mahkûmiyet zamanaşımına uğratılarak, bu cins suçlamalar sonuçsuz bırakılmamalı ve bu türlü davalarda af yahut bağışlama üzere esirgeyici tedbirlerin alınmasına müsaade verilmemelidir.

Lakin bu topraklarda kamu vazifelileri tarafından gözaltına alınan, azapla sorguladıktan sonra öldürülen ve vücutları kaybedilen insanlarımız için hukuk, yasalar, içtihatlar, anayasa yok kararında. Çocuklarının gözaltında tutulduğunu, çocuklarına azap yapıldığını ve sonrasında kaybedildiklerini belirterek tüm hukuk yollarını kullanan aileler asla sonuç alamıyorlar.

889. haftamızda evlatlarına ulaşmak için her yolu, her imkanı kullandıkları halde sonuç alamadan ortamızdan ayrılan İsmail ve Zeycan Yedigöl’ün bıraktığı yerden Nurettin Yedigöl için adalet istiyoruz.

Sosyalist kimliği ile tanınan 26 yaşındaki Nurettin Yedigöl, İstanbul’da yaşıyordu. 12 Eylül Askeri Darbesi’nin akabinde hakkında yakalama kararı çıkartıldı. 10 Nisan 1981 tarihinde İdealtepe’de bir mesken baskınında gözaltına alındı.

İstanbul Emniyet Müdürlüğü’nün Gayrettepe’deki ünlü azap merkezi 1. Şube’ye götürüldü. Orada Honduras’ta azap eğitimi alan K Gurubu tarafından sorgulandı. Söz vermeyi reddettiği için ağır azaba maruz kaldı.

Çok sayıda kişi Nurettin ile tıpkı yerde tutulduklarını ve onun gözaltında azap edilerek öldürüldüğüne şahit olduklarına dair savcılığa tabir verdi.

Ailesi; Emniyet Müdürlüğüne, Askerî Savcılığa, Sıkıyönetim Komutanlığına, Ulusal Güvenlik Kurulu Genel Sekreterliğine, Cumhurbaşkanlığına ve Başbakanlığa başvurarak oğullarının akıbetinin açıklanmasını talep etti. Başvurdukları her yerde Nurettin’in gözaltına alındığı reddedildi.

Nurettin Yedigöl’ün gözaltında kaybedilmesi ile ilgili farklı tarihlerde yapılan hata duyuruları sonucunda, İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından üç farklı soruşturma yürütüldü. Lakin faal olmaktan uzak soruşturmaların hepsinde kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verildi. Karara yapılan itirazlar da reddedildi.

Anne Zeycan Yedigöl, son deva olarak Anayasa Mahkemesi’ne başvurdu. AYM, 10 Aralık 2015 tarihli kararında; Devletin tesirli soruşturma yükümlülüğünü, himayesi altındayken kaybolan kişinin nerede olduğunu ve akıbetini açıklamadığı sürece potansiyel olarak devam eder tespitinde bulundu. Ayrıyeten bu cins suçlamalarda yargılamanın zamanaşımına uğratılarak sonuçsuz bırakılmaması gerektiğine vurgu yaptı.

Fakat AYM kendi tespitlerine, kozmik hukuka ve teamüllere sırtını dönerek “Başvurunun vakit bakımından yetkisizlik nedeniyle kabul edilemez olduğuna” karar verdi. Böylelikle, iç hukuk yollarını büsbütün kapattı. Ülkesinde faal müracaat yolu bulamayan Zeycan Yedigöl AİHM’e başvurdu.

Velhasıl 41 yıllık süreçte Yedigöl Ailesi’nin tüm müracaatları sonuçsuz bırakıldı. Faillerin ve şahitlerin isimleri belirli olmasına karşın tesirli soruşturma yapılmadı. Nurettin’in akıbeti karanlıkta bırakıldı, onu kaybedenler cezasızlıkla korundu.

Kaç yıl geçerse geçsin Nurettin Yedigöl ve tüm kayıplarımız için adalet istemekten, devletin kozmik hukuk normları içinde hareket etmek zorunda olduğunu hatırlatmaktan, 190 haftadır bize yasaklanan kayıplarımızla buluşma yerimiz Galatasaray’dan vazgeçmeyeceğiz.