Sevgili okuyucular,
Bugün sizlerle ilgilerde ağır hislere kapıldığımızda ve sonrasında yaşadığımız sorgulama sürecinin bize yarattığı durum ve güvensizlik üzerine konuşmak istiyorum. İnsan olarak duygusal varlıklarız ve bazen bu hislere kapıldığımızda, mantığımızı bir kenara bırakarak hareket edebiliriz. Lakin, bu duygusal coşku ve yoğunlukla ilerlediğimizde, bir müddet sonra içimizde bir kuşku ve güvensizlik duygusu oluşabilir. Bu yazıda, bu durumu daha ayrıntılı bir formda ele alacak ve münasebetlerimizde bu süreci nasıl yönetebileceğimize dair tekliflerde bulunacağım.
Yoğun hislerin tesiri altında hareket etmek epey yaygın bir durumdur.
İlişkilerde sevgi, tutku yahut beklenti üzere güçlü hislere kapıldığımızda, mantığımızı bir kenara iterek anlık kararlar alabiliriz. Bu anlarda, karşımızdaki bireye olan itimadımız ağırlaşır ve gelecek hakkında büyük umutlar besleriz. Lakin, vakit geçtikçe bu ağır duygusal durumun tesiri azalır ya da daha evvelki tecrübelerden ve çevresel faktörlerin tesiriyle sorgulamaya başlarız. Bu sorgulama sürecinde, kendimize ‘Neden bu kadar süratli hareket ettim?’, ‘Karşılıklı itimat ne kadar sağlam?’, ‘Gerçekten tanıyor muyum?’ üzere sorular sormaya başlarız. Bu süreçte kendimizi sorguladığımızda, içsel bir güvensizlik duygusu ve belirsizlik ortaya çıkabilir.
İlişkilerde yaşanan bu durum, güvensizlik ve içsel karmaşaya yol açabilir. Kendimizi sorgulamaya başladığımızda, karşımızdaki bireye olan itimadımız sarsılabilir ve gelecek hakkında belirsizlik hissiyle karşı karşıya kalabiliriz. Bu durumda, duygusal olarak kendimizi korumak için duvarlar örme eğiliminde olabilir yahut bağlantımızda geri çekilmeye başlayabiliriz.
Duygusal gereksinimlerimizi göz arkası etmenin bedelleri nelerdir? Birinci olarak, duygusal sıhhatimizi ihmal etmek, gerilimin ve baskının artmasına yol açabilir. Daima olarak kendimizi bir adım geride tutarak, duygusal tecrübelerimizi bastırmaya çalışırız. Bu bastırılmış hisler vakitle biriktikçe, içsel gerginlik ve mutsuzluk hali ortaya çıkabilir. Bu durumda duvara çarptığımızda, kendimizi sorgulamaya başlarız ve neden mutsuz olduğumuzu anlamaya çalışırız.
Peki, bağlarda ağır hislere kapıldıktan sonra yaşadığımız sorgulama sürecini nasıl yönetebiliriz? İşte size kimi teklifler:
Kendinizi tanıyın: Ağır hislere kapıldığınızda, içsel dünyanızı anlamaya çalışın. Kendinizi ve gereksinimlerinizi tanımak, duygusal sağlamlığınızı güçlendirmenize yardımcı olacaktır. Kendinize sorular sorun ve içsel motivasyonlarınızı anlamaya çalışın.
İlişkiyi gerçekçi bir formda değerlendirin: Ağır hislerle başlayan ilgilerde gerçekçi olmak değerlidir. Kendinize ve partnerinize dürüst olun. İlgideki gerçekleri ve mümkün zorlukları gözlemleyin. Bağlantının temel değerlerinize ve gereksinimlerinize uygun olup olmadığını değerlendirin.
İletişimi güçlendirin: Ağır duygusal tecrübelerden sonra irtibat kıymetlidir. Karşınızdaki bireyle açık ve dürüst bir biçimde konuşun. İçsel sorgulamalarınızı paylaşın ve kaygılarınızı lisana getirin. Bunu kendi kendinize yapmak yerine partnerinizle paylaşmak sizi de partnerinizi de alakadan uzaklaştırmayacaktır. Sağlıklı bağlantı, itimadı yine inşa etmek ve alakayı güçlendirmek için değerlidir.
Kendinize vakit tanıyın: Bağlantılarda duygusal bir seyahate çıktıktan sonra kendinize vakit verin. Telâşlı kararlar almaktan kaçının ve bağlantıyı doğal bir süreç içinde ilerletin. İlgiyi tanımak ve inancı yine inşa etmek için vakte gereksinim vardır.
Destek alın: Münasebet sürecinde yaşadığınız sorgulama ve güvensizlik duygusu sizi zorlayabilir. Bu durumda bir terapistten dayanak almak yararlı olabilir. Profesyonel bir yardım, duygusal olarak sağlıklı bir halde ilerlemenizde size rehberlik edebilir.
Unutmayın, münasebetlerde ağır hislere kapılmak doğal bir durumdur. Lakin, bu duygusal coşku sizi mantıksal niyetlerden uzaklaştırıp sorgulama sürecine soktuğunda, kendinizi dinlemek ve güvensizlik hislerinize dikkat etmek kıymetlidir.
Güvensizlik hissinizin alt yapısının olup olmadığına da dikkat edin. Sizin kuruntu ve fikirleriniz mi yoksa karşı tarafta itimadınızı zedeleyen bir şeyler nitekim var mı? Bunları yeterlice sorgulayın. Hatta burada size hoş bir teknik teklifinde bulunayım; düz bir beyaz kâğıt alın önünüze ve ortadan ikiye bir kalemle (kırmızı olması daha uygun olur) kâğıdı çizerek bölün. Kâğıdın bir tarafına olumlu özellikleri ya da hislerinizi, öteki tarafına da olumsuz niyet ya da hislerinizi yazın. Ayrıntılıca her açıdan düşünerek tüm samimiyetinizle yazın. Unutmayın bu size ilişkin 😉 Bitirdikten sonra kâğıdı karşınıza koyun ve yaratmış olduğunuz terazinize bakın. Olumlu-olumsuz istikametleri kıyaslayıp buradan bir karar alarak ilerleyebilirsiniz. Kendinizi tanımak, gerçekçi olmak, irtibatı güçlendirmek ve gerektiğinde dayanak almak, bağlantılarınızda inancı yine inşa etmenize yardımcı olacaktır.
Sağlıklı ve tatmin edici münasebetler için duygusal gereksinimlerinizi önemseyin ve sorgulama sürecini olumlu bir biçimde yönetmeye çalışın. Kendinize ve bağınıza vakit tanıyın, dürüstlük ve anlayışla hareket edin. Böylelikle içsel inancınızı tekrar inşa ederek daha sağlıklı bir bağ tecrübesi yaşayabilirsiniz. Kendinizi sorgularken hislerinizin yoğunluğu ve sizde yarattığı hislere de odaklanın. Bazen mantıklı gelen durumlar sizi hislerinizden uzaklaştırıp yanlış kararlar vermenize sebep olabilir. Bu türlü durumlarda da maalesef inanç kırılır ve geri dönüş maalesef pek mümkün olmayabilir.
Son olarak size bir tavsiyede bulunmak isterim. Ne yaşanmış olursanız olun, karşınızdaki bireye ve yaşananlara hürmet duyun, niyet ve kararlarınızı yüz yüze görüşerek yapın. Bildiri ile konuşmayı katiyen tercih etmeyin. Bildiriler her ne kadar emoji barındırsa da hisleri yansıtamadığı için yanlış anlamaya çok müsaittir ve karşınızdaki bireye söylemek istediklerinizi, fikirlerinizi ne kadar uygun niyetle aktarmaya çalışsanız da bunun karşıya geçişi bu halde olmayacaktır. Hem yaşananlara hem de karşınızdaki bireye hürmet ve paha sonucunda karşılıklı konuşmak; “seni ve yaşadıklarımızı önemsiyorum” iletisi verir. En başta kendimize olan hürmetimizi ve daha sonra karşıya olan hürmetimizi hiçbir vakit kaybetmeyelim…
Sağlıkla kalın ve kendinizi dinlemeyi, dürüst ve yürekli olmayı unutmayın 😉
Sevgiler…
Bu makalede öne sürülen fikir ve yaklaşımlar külliyen müelliflerinin özgün niyetleridir ve Onedio’nun editöryal siyasetini yansıtmayabilir. ©Onedio
