Obezitede ayrımcılığa karşı ‘Rolüm Ağır, Pekala Senin Rolün Ne?’ projesi

3 Şubat 2022, 06:22 yayınlandı

A+
A-

Paylaş

Türkiye ve dünyada görülme sıklığı giderek artan obezite hastalığı, Dünya Sıhhat Örgütü‘nün en riskli hastalıklar sıralamasında birinci 10’da yer alıyor. ‘Rolüm Ağır, Pekala Senin Rolün Ne” projesi ise obezite hastalığının tedavisinin önündeki görünmeyen mani damgalama ve ayrımcılığa dikkat çekiyor. Projenin birinci adımında basın mensupları ile bir ortaya gelen Türkiye Obezite Araştırma Derneği (TOAD) Lideri Prof. Dr. Volkan Demirhan Yumuk, TOAD Lider Yardımcısı Prof. Dr. Dilek Yazıcı ve Ankara Üniversitesi Bağlantı Fakültesi Halkla Alakalar ve Tanıtım Kısmı öğretim üyesi Reklamcılık ve Tanıtım Anabilim Kolu Lideri Prof. Dr. Deniz Sezgin ‘Obezitede Medyanın Rolü’nü ele aldı. NovoNordisk’in takviyesiyle gerçekleştirilen kampanyanın tanıtımı Çiçek Dilligil‘in sunuculuğunda gerçekleşti.

“SOSYAL BİLİMLER ALANINDA YAPILMIŞ BİRİNCİ ÇALIŞMA”

Projenin detaylarını paylaşan Prof. Dr. Deniz Sezgin, “Proje, obezitede ayırımcılık ve damgalama araştırmasıyla başladı. Kitaptan yola çıkarak bir farkındalık projesine dönüştü. Obeziteli bireylerin toplum içerisinde nasıl ayrımcılık ve damgalamaya uğradıklarını kendi ağızlarından dinledik. Toplumsal bilimler alanında yapılmış birinci çalışma. Obeziteli bireylerle ilgili çok çalışma var ama onların toplum içerisinde hangi alanlarda ayırımcılık ve damgalamaya uğradıklarını bu çalışma ile ortaya koyduk” dedi.

“MEDYADAN BAŞLAYARAK LİSAN VE FİKİR DEĞİŞİMİNİ BAŞLATMAYI HEDEFLİYORUZ “

Obez bireylerin, eğitim, iş hayatı, toplumsal ömür, sıhhat hizmetlerinden yararlanma ve medya başlıklarında çok fazla ayırımcılığa ve damgalamaya uğradıklarını anlatan Prof. Dr. Deniz Sezgin, “Bunun temel hak ve hizmetlerden yararlanma noktasında önlerinde bir mahzur olduğunu bizlerle paylaştılar, onların sesi olmamızı istediler. Öncelikle medyadan başlayarak lisanda ve fikir ile değişimi başlatmayı hedefliyoruz. Medyanın kullanmış olduğu lisanı, görsellerdeki dönüşümle toplumda bir farkındalığın olacağını beraberinde öbür alanlarda farkındalık yaratmak üzere Türkiye Obezite Araştırma Derneği’nin eforu ile bu farkındalığı gerçekleştirmeyi hedefliyoruz” değerlendirmesinde bulundu.

“KİMSEYİ RAHATSIZ ETMEMEK İSMİNE OTOBÜSE 2 SAAT EVVEL BİNİYOR”

Araştırmada 42 kişi ile görüşüldüğünün altını çizen Prof. Dr. Sezgin, dikkat çeken ayrıntıları ise şu sözlerle paylaştı:

“3 farklı yaş kümesi vardı. Bireylerle yapmış olduğumuz özel görüşmelerde kendilerine yönelik sorular soruldu. Bu araştırmada onların ne kadar çok incindiğini fark ettik. Düşünün ki okula ya da işe giden birey kimseyi rahatsız etmemek ismine otobüse 2 saat evvel biniyor. Kendi hayat pratiklerini değiştirmek zorunda kalıyorlar. Bizler bunu fark etmiyoruz ve bu biçimde eğitim almakta, tedavide zorluk çekiyorlar. Temel olarak onların bu türlü hissetmesine hiçbirimizin hakkı olmadığını düşünüyorum. Espri emelli söylenen rastgele bir söz obeziteli bireylerin canını çok acıtıyor, kendi içlerine kapanmalarına neden oluyor. Bizim gayemizin obeziteli bireylerin toplum içerisinde hepimiz üzere yer alması ve tedavilerini aksatmayacak biçimde onları motive etmemiz gerekiyor.”

“ERKEKLERDE YÜZDE 107, BAYANLARDA İSE YÜZDE 34 ARTIŞ”

Obezite hastalığı ile ilgili bilgiler veren Prof. Dr. Volkan Yumuk ise obezitede son 12 yılda erkeklerde yüzde 107, bayanlarda ise yüzde 34 artış görüldüğünü vurgulayarak, “Obezite kronik bir hastalık ve ömür uzunluğu sürüyor. Sıklığı da tüm dünyada olduğu üzere Türkiye’de de giderek artıyor. Bilhassa erişkinlerde yapılan çalışmalarda 20 yıl evvel nüfusun 4’te 1’ini oluştururken bugün 3’te 1’ini oluşturuyor. Yakın vakte kadar Türkiye’nin Avrupa’da obezite sıklığı açısından birinci sırada yer aldığını biliyoruz. Çocuklarda da obezite sıklığı giderek artıyor. Obezitenin kendisi bir pandemi. Bir öteki değerli pandemi de koronavirüs. Bu periyotta obezitesi olan bireylerin ne yaptığı istikametinde türlü çalışmalar var. Çalışmaların bir kısmı kilo aldıklarını bir kısmı ise verdiklerini söylüyor. Obezitenin kronik ek hastalıklara da neden olduğunu biliyoruz. Bu periyotta bu hastalıkların tedavisinde gecikmeler yaşandı” sözlerini kullandı.

Sağlıklı beslenme ve bireyleri spora yönlendirme noktasında gerçekleştirilecek aksiyon planlarına dikkat çeken Prof. Dr. Volkan Yumuk, “Sağlık Bakanlığı 2010’dan itibaren bu hareket planlarını başlattı. Bunların toplum tarafından uygulanması o kadar kolay değil. Aile bireylerinin eğitiminden okullardaki beslenme ve idman eğitimlerine kadar çok boyutlu bir hareket planı gerekiyor. Sıhhat Bakanlığı’nın aksiyon planlarına tabipler olarak biz de yeri geldiğinde takviye oluyoruz” dedi.

PROF. DR. DİLEK YAZICI: OBEZİTENİN GÜZELLEŞTİRİLMESİNDE MEDYANIN ROLÜ AĞIR

Toplantıda obezitenin sıhhat üzerine olan tesirlerine değinen Prof. Dr. Dilek Yazıcı, obezitenin kompleks bir hastalık olarak kabul edilmesi ve tedavisinin bu yaklaşımla yapılması gerektiğini vurguladı. ‘Tip 2 diyabet, hipertansiyon ve kalp-damar hastalığı üzere birçok ölümcül hastalığın yanında depresyon üzere ruhsal problemleri da obezite ile birlikte gözlemliyoruz. Obezitenin ruhsal tesirleri ise obezite ile çabayı kıymetli ölçüde etkiliyor’ formunda konuşan Yazıcı, damgalama ve ayrımcılığın ruhsal etkenler ortasında değerli bir yere sahip olduğunun altını çizdi.

Obezitede ayrımcılığa karşı 'Rolüm Ağır, Pekala Senin Rolün Ne?' projesi